“Sayın Cumhurbaşkanı demek ki tekrar iplerini eline aldı”
İtiraf etmeliyim ki iktisattaki dertlerden, toplumsal barışa kadar giderek zorlaşıyordu. Kazanamayacak durumdan giderek kazanır duruma gelmesini 1 yıllık dönemde takip ettim. nihayet 3-4 aydan bu yana Aka bir yükseliş görüyorum. Bu trend devam ederse sayın Cumhurbaşkanımızın bu seçimi tekrar kazanabileceği konusu. En Aka kasvet iktisatta. Çalışanların, emeklilerin, sözleşmelilerin başka külfeti var. Borcun, faizin geldiği nokta. Sayın Cumhurbaşkanı bu bahiste önlemler almaya başladı. Bu inancı arttırdı. Sayın Cumhurbaşkanı hizmetlerini devam ettiriyor. Buluyor, buluşturuyor. Demek ki tekrar iplerini ele aldı. Hem enflasyon konusunda hem de çalışanları enflasyona ezdirmeme çabası içerisinde.
22 yıldan bu yana başat rol sayın Cumhurbaşkanımızın. Seçmen bölümü ‘güvendiğimiz insan, bununla yola devam edebiliriz’ beklentisi vardı. Şu anda Aka ölçüde bu beklentiler karşılanıyor. Dışarıdan Nakit bulunuyor. lakin şu anda tam kâfi mi derseniz, Öbür şeyler yapmanız lazım. 5 ayda bu hususta topluma itimat verilebilirse bu seçim kazanılacak, bundan eminim. Ben bunu söylemeye çalıştım. Bu trend bu türlü devam ederse elbette 1. tıpta kazanacaktır. Benimle yapılan mülakatta ikisini de ele aldım. bilhassa sayın Cumhurbaşkanının bu seçimi kazanabileceği konusunda toplumda beklenti oluştu. Muhalefetin kendi içerisindeki tutarsız hali. Adaylık noktasından başlayarak, sayın Davutoğlu’nun 6 Tane parti lideri onay vermezse Cumhurbaşkanı rastgele bir şey yapamayacak. Şayet partilerden bir tanesi ayrılırsa kriz çıkacak kelamları, esasen huzursuz olan seçmen tarafında bu tarafa yanlışsız, daha yeni başlamadan birbirine düştüler formunda Olumsuz manada bir beklenti ortaya çıktı. Bunun da sayın Cumhurbaşkanımıza yönelme konusunda, ortadaki gri alanın sayın Cumhurbaşkanı ve partisine hakikat döndüğünü tespit edebiliyorum.
“Cumhurbaşkanımızın yakınlarından aldığım bilgiye nazaran bu hadiseden olağanüstü üzülmüş”
Özellikle toplumsal medyada bir türlü kalemşörler, troller hiç bakmadan, bir ekip itirazı olan beşerlerle karşılaşıyorum. Merhum Sezai Karakoç ‘anlamak masraflı iştir, emek ister’ diyor. Toplumsal medyada biraz da akıllarından zoru olan insanların yanlış anlamayı değil; zıddından anlamaya meyyal olduklarını görüyorum. Bir şeyin tamamını okumadan bir tarafını Noksan görüyorlar olabilir. Bugün binlerce telefon ve bildiriyle ‘ağzına sağlık’ diyenlerin yanında ‘neden bunu söyledin’ diye iki bahse dikkat çekiyorlar. Birisi merhum Sinan Ateş’le ilgili. Merhum Sinan Ateş’i tanımam. Vefatıyla birlikte içimiz yandı. İki Tane temiz yandı, bir eşin feryatlarını karşılıksız bırakmam Muhtemel değil. Bu Cin olaylarda bizim rastgele bir şey söylememiz direkt, bir tarafta yer aldığımızı söylememiz, birileri tarafından istismar edilebiliyor. Bir müslüman olarak gerisinden fatihaları, yasinleri okuduğumu söyledim. Bu hususta yorum yapmak istemedim. Tam da olayın üzerine gidilirken ‘sen ne karışıyorsun’ deyip hazırda bekleyen beşerler var. Bunlar küfür ve hakaret timleridir. Nerede olduklarını herkes bilir. Orada bir Erbakan hocamızın örneğini verdim. Bu türlü konularda kederi ki, örneğin bu kardeşimizin vefatında diyelim, sahiden bu alçakça cinayet, ancak burada savcılık soruşturma açtı. Benim için teminat şudur. Sayın Cumhurbaşkanımızın yakınlarından aldığım bilgiye nazaran bu hadiseden olağanüstü üzülmüş, ‘Bunu araştırıp bulacaksınız, bana sonucunu getireceksiniz’ demiş.
“Ben hatası biliyorum da hatalıyı bilmiyorum”
Diğer tarafa baktığınızda tıpkı topluluk içinde farklı isimler farklı şeyler ortaya koyuyorlar. Bunların bir kısmını tanıyorum. 80 davacıları beni gerçek ağabeyleri olarak kabul ederler. Ben Manisa davacılarının davasını 3 sene takip etmiş beşerim. Siyasi manada hiçbir Vakit ülkücü olmadım; ancak davacıların davasına yürekten inanan beşerim. ‘Kanımız aksa da zafer İslam’ındır’ diyen beşerlerle hiçbir ayrılığım olmadı. Bu hususta bildiğim bir şey yok. Hata belirli; cinayet. O hatalılar araştırılırken ‘Bence budur, şudur’ demek esasen gerçek değil. Bugün Fazla değer verdiğim gazetece arkadaşımız bana bildiri atmış; ‘madem hatalıyı biliyorsun niçin söylemiyorsun’ diye. Ben kabahati biliyorum da hatalıyı bilmiyorum. Merhum Sinan Ateş’e gönlümden modül koparak üzüldüğümü Anlatım ediyorum. Ufak yaşta babasız kalmış, eşinin acısıyla yanıp tutuşan hanımefendiye karşı yapacağım takviyesi manevi manada yapmaya çalışıyorum.
Yorum Yok