Ertuğrul Özkök, “Küçük hoş şeyler” başlığı altında yazdığı ve “newsletter” olarak paylaştığı yazılarında bugün, seçim günü Cumhuriyet gazetesinin siyah-beyaz renklerini kullanarak attığı “Neyin seçimi…” başlıklı manşetini eleştirdi. Özkök yazısında ayrıyeten, seçimler için “Gazamız kutsal olsun” diye SADAT Lideri Melih Tanrıverdi’ye reaksiyon gösterdi.
Özkök’ün “Biri Cumhuriyet’e öteki o zata iki çift kelamım var” başlıklı yazısı şöyle:
Seçim yasaklarının başladığı gece atılan bir tweet beni Fazla düşündürdüğü ve tüylerimi ürpertti.
SADAT denilen paralı asker şirketinin sahibi Ayasofya mescidinde kılınan akşam namazının fotoğraflarını paylaştı, altına şunu yazdı:
“Gazamız kutsal olsun…”
Beyefendi sen bu sözünün ne olduğunun şuurunda mısın?
Gaza sözünün lügat manası şu:
“Müslümanlığı yaymak ya da korumak gayesiyle İslam olmayanlara karşı yapılan savaş, din uğruna savaş…”
Evet seçimden 12 saat evvel, elinde silahlı Enlem Örgüt olan bir zat bu paylaşımı yaptı.
Tekrar ediyorum. Sorumsuzca ve ürkütücü bir cümle…
Sanki ülkenin yarısını kesmeye Amade bir dimağdan çıkmış cümle…
Sonuçlar önümüzde kimin gazası kime
Şimdi seçim sonucu önümüzde duruyor:
Erdoğan’a oy verenlerin oranı yüzde 49.
Vermeyenlerin oranı 51
Cumhur İttifakına oy verenlerin oranı yüzde 49
Karşı oy verenlerin oranı 49.
Bu durumda kimin gazası time kutsal oldu?
Kim kime karşı Müslümanlık ismine Cenk açıp, onu kılıçtan geçirdi.
Hangi 49’un karanlığı, hangi 49’un aydınlığı
Bu, iktidar tarafında canımı sıkan ve endişelendiren şeydi.
Bir de muhalefet tarafından Fazla canımı sıkan bir gazete manşeti vardı.
Seçim günü Cumhuriyet gazetesi, birinci sayfasına tam ortasından bölerek bir tarafını ak öteki tarafını siyaha boyamıştı.
Alında da şu yazıyordu:
“Neyin seçimi…”
Manşet demek istiyor ki, “Bu seçim aydınlıkla karanlığın ortasında seçimdir…”
Peki bu sabah itibariyle Türkiye karanlık mı oldu
Peki bu sabah itibariyle Türkiye neyi seçti?
Şimdi biraz sakinleşip tabloya serinkanlı biçimde bakalım ve okumaya çalışalım.
Önümüzdeki sayıların bir siyasi manası Mevcut bir de sosyolojik…
1. Seçmenin yüzde 49’u Tayyip Erdoğan’ı yine Cumhurbaşkanı olarak görmeyi istediğini beyan etti. 2. Hiç elbet 21 yıldır iktidarda bulunan, bu kadar ekonomik kriz, 6 milyon göçmen, zelzele üzere badirelerden çıkmış bir başkan için Aka bir muvaffakiyet.
Demek ki beşerler onun yaptığı yatırımları, savunma sanayindeki muvaffakiyetlerini beğenmişler. Beş yıldır söylüyorum. Ben de beğeniyorum.
Ama şu da gerçek AKP geriliyor
3. Buna karşılık partisi AKP için birebir şeyleri söylemek Mümkün değil.
Oyları yüzde 35’e gerilemiş. Aka kentlerdeki oy erimesi devam ediyor. Ülkenin Akdeniz, Ege, Marmara kıyılarında giderek küçülüyor. Erdoğan’ın oturduğu Üsküdar’da bile seçimi kaybetmiş.
Devlet Beyefendi artık koalisyonun Fazla daha kuvvetli ortağı
4. Hiç elbet bu seçimin en Aka kazananı MHP başkanı Devlet Bahçeli. Seçime farklı girmek üzere Fazla yerinde stratejik bir karar almış.
5. Koalisyon ortağı AKP 2018’e nazaran 7 puan kaybederken o yerini korumuş. Demek ki artık bu koalisyon içinde Devlet Bahçeli daha kuvvetli. Aslında kuvvetli olan iradesini kabullendirme kabiliyeti daha da arttı.
6. Nereden bakarsanız bakın bu Sonuç siyasi açıdan Cumhur İttifakı için bir muvaffakiyet. Lakin bu tablonun bir de sosyolojik boyutu var.
Her 4 vatandaştan biri CHP’li, her üç vatandaştan biri AKP’li
7. CHP’ye gelince. Oyu yüzde 26. Yani bu ülkede her 4 seçmenden biri ona oy veriyor. 3 seçmenden biri de AKP’ye… Bu sayısal bilgilerin siyasi manası tabi ki açık.
8. Bu oy dağılımı tablosunun bize söylediği sosyolojik ve ruhsal gerçek de şu:
Bu ülkede artık hiçbir parti Biricik başına “Ben çoğunluğu temsil ediyorum” diyemez.
Tabi durum bu türlü muhalefetteki kimsenin de kendini sosyolojik manada bir azınlık olarak hissetmesi gereği yok.
Erdoğan nihayet devrinde bu sosyolojik tabloya da bakar mı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gelince…
Bu sonuçtan sonra eminim önümüzdeki 5 yıla Fazla daha az gerilimli bir psikoloji ile girecek. Hakkıdır da…
Bu artık onun Cumhurbaşkanlığındaki nihayet 5 yılı.
Bu 5 yılı nasıl bir siyaset ile tamamlayacağı tabi ki kendi vereceği bir karar.
Kendisine oy vermeyen bir vatandaş olarak beklentim
Umarım bu periyotta olaya SADAT’ın başındaki zatın “Halkının yarısına karşı gaza açmış” bir muzaffer mümin edasıyla değil, halkının tamamının hislerini yumuşatacak, herkese itimat verecek bir siyasetle bitirir.
Cumhuriyet’in o hiç sevmediği manşetini de yalanlayacak biçimde, “Hiç merak etmeyin ülkenin tamamını aydınlık hale getireceğiz” hissiyle yanıt verir.
Hayatımda oy verdiğim hiçbir parti iktidara gelemedi.
Herhalde ömrümü bu türlü müzmin bir kazanamayan olarak tamamlayacağım.
Seçimi kaybetmiş taraftaki bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak İçten umudum ve hislerim budur.
Yorum Yok