Ertuğrul Özkök, “Tarihi bir mektup” başlığı altında, yazdığı ve “newsletter” olarak paylaştığı yazısında bugün, Sezen Aksu’nun Vouge mecmuasının Ajda Pekkan Özel sayısı için yazdığı yazıya değindi. Özkök, “Bana nazaran Türk pop müzik tarihine geçen inanılmaz bir name olmuş.” değerlendirmesini yaptı.
Özkök’ün “Sezen: Bayan gözüyle Ajda’nın ‘fit’lik tutkusuna bakınca diyorum ki… ” başlıklı yazısı şöyle:
Sezen: Bayan gözüyle Ajda’nın ‘fit’lik tutkusuna bakınca diyorum ki…
Geçtiğimiz günlerde bir yazımın başlığı şöyleydi:
“Ajda Vogue’a kapak olursa Sezen Aksu onun için ne yazar…”
Vogue’un Ajda Pekkan Özel sayısı bu ay yayınlandı ve merakımı giderdim.
Önce şu soruyla başlayayım…
“Türkiye’de Ajda’nın en Aka fan’ı kimdir?”
Ajda’nın Türkiye’deki en Aka fan’ı kimmiş?
Yeni öğrendim.
Meğer Sezen Aksu’ymuş…
Büyük starlar, Aka starların pek fan’ı olmazlar.
Olsalar bile bunu kamusal alanda itiraf etmezler.
“Büyüklük” farklı manalara sahiptir.
Gerçekten Aka bir starsanız…
Bir o kadar da İçten ve kompleksiz olabilirsiniz…
Büyük Sezen Aksu’nun Aka Ajda Pekkan için yazısını bitirdiği şu nihayet Tümce ne demek istediğimi Fazla âlâ özetliyor:
“Fan’ım ben…Yani bildiğiniz fan…”
Yani “Hayranım” diyor…
Ben her ikisinin de fan’ıyım…
Sezen, Ajda’nın sesini kaç metreden ayrım eder?
Hayranlığı için bir de ölçü ünitesi koymuş…
“Onun sesini ta Karadeniz’den gelen tekneden ayırt eder çocuk üzere sevinirim; sesiyle günümü güzelleştirir…”
Türkiye’nin bir “Büyük starı”, bir “Büyük starı” için daha hoş ne söyleyebilir ki?
Sezen’in Ajda Özel sayısı için yazdığı yazı, bana nazaran Türk pop müzik tarihine geçen harikulâde bir name olmuş.
“Yeter bitsin artık’ dediğimiz, iyice berbatlaştırılmış, beraberinde siyaseti de yeterlice çirkinleştirmiş seçim ortamında bu yazma bana inanın harikulâde bir vaha üzere geldi.”
Ne hoş cümlelerdir onlar.
Nasıl bir Samimi bir sevgi, nasıl kamufle edilmemiş, gizlenmemiş, sansürlenmemiş, tertemiz duygular…
Mektup Ajda’ya yakışmış…
Ajda mektubu hak etmiş…
“Ajda ile birinci muhabbetim hastane odasındaydı”
Şöyle başlıyor yazı:
“Ajda, şimdi Sezen diye bilinmediğim, birinci gençlik yıllarımın yol arkadaşıdır desem yanlış olmaz…”
Ve birinci muhabbeti;
“İlk muhabbetimiz-yani benim dünyamda- hastane odasında başucumda çalan Zefir marka pikabımdaki sesiyle olmuştur…”
“Aramızda Ajda’nın ismi “Angel’dir”
Sonra bayan gözüyle Ajda’yı anlattığı satırlar geliyor;
“Şarkılarındaki bayandı o; bir bayan için her şeyin Mümkün olabildiğine ikna eden bir kimlikti… Bir sürü manaya gelir Ajda benim için…Ve bu ülkedeki Fazla insan için…”
Bu ortada kendi ortalarında Ajda’ya hangi isimle seslendiklerini öğreniyoruz:
“Angel…” Melek yani…
“Hastane odasında ‘Ajda nasıl bir kadın’ diye Fazla düşündüm”
“Zamana Saha okumak’ üzere manası seyretilmiş kavramla açıklanabilir bir insan değil Angel’imiz…Ajda Saha okumanın kendisi, ete kemiğe bürünmüş hali zaten…Onun hakkını vermek için bakılması gereken yer, bunun ‘nasıl’ olabildiği…”
Yazıdan öğreniyoruz ki hastanedeki odasında bunun ‘nasıl’ olabildiğine Fazla Baş yormuş.
Çünkü diyor;
“O öyle’ deyip bir kenara koymak kolay… ‘Şanslıymış’ demek, o kadar disiplinli ve çalışkan biri için hiç adil değil, ‘Ne bayan be’ diye anmak ona layık bir hayranlığı barındırsa da bence, Ajda’nın bu dünyaya gelme sebebi olan ‘Yol açıcılığını’ gözden kaçırmamıza neden olabiliyor bazen…”
Ajda fit bir Zeyna mıdır yoksa yeme zayıfı mı?
Bir de onu kime benzettiği Mevcut ki, Fazla değişik.
“Yılların, Ajda’nın Zeyna olduğundan haberi yoktu” diyor.
Zeyna…
Hiç düşünmemiştim bunu…
Ama daha ilginci var…
Herkes Ajda’yı bir “Fit’lik tutkunu” olarak bilir ya, bakın Sezen ne diyor:
“Etrafını fitlik dersiyle yönetmez…Yedirir, içirir… Muştu Ar onun için ‘yeme zayıfı’ dermiş.
Ve sonunda Ajda nasıl bir bayandır sorusuna cevabı
Ve sonunda Ajda için sorduğu “nasıl” sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Yaşamın güzelliklerine hürmet, beşere ve kendine hürmet, işine hürmet, hayvana hürmet Ajda’nın “nasıl’ının karşılığıdır benim nazarımda…”
Dedim ya…
Bir Aka sanatkarın bir Aka sanatkara yazacağı en inanılmaz mektuplardan biri bu…
Benim gözümde şimdiden pop müzik tarihimize geçti.
|
Lebowski ve Roversi kalitesinde kareler Vogue mecmuası için de birkaç şey söylemeden geçemeyeceğim. Bu sayıyı yapan, katkıda bulunan herkese tebrikler ve teşekkürler. Ajda’nın fotoğraflarının bir bölümü, Anne Lebowski kalitesinde… Bazıları ise Paolo Roversi modernitesinde… Seçilen eski albüm fotoğrafları harika… Kısaca Türk dergicilik tarihine geçecek bir Özel sayı yapmışlar… Hepsine sevgiler ve meslektaş hayranlıklarımla… |
Yorum Yok