Belgrad Gezilecek Yerler
Sırbistan’ın başkenti ve en büyük şehri olan Belgrad İstanbul ve Atina’dan sonraki en eski Avrupa yerleşimi olarak kabul edilir. Belgrad Sırbistan’ın kültür, sanat, eğlence ve eğitim alanlarında merkez durumunda olup çok sayıda turisti kendine çeken bir nokta haline gelmiş. Sırbistan’a gelen ziyaretçilerin ilk olarak görmek istediği şehir Belgrad birçok kültürün izlerini de tarihinde barındırır.
Belgrad Sırpça Beyaz Şehir anlamına gelen adına layık olarak savaşın karanlık izlerini üzerinden atmak için çok çalışmış ve barındırdığı kültürler ile modern bir şehir olma yolunda yürümüş. Tarihin olumsuz sonuçlarını silmek ve yeniden yola devam etmek için kendini geliştirmiş bir şehirdir. Yapılan yenileme çalışmaları ile savaşların ve işgallerin izleri şehirden silinmeye, Osmanlının muhteşem yapıları da korunup şehir için avantaja çevrilmeye çalışılmış.
Belgrad bahar ve yaz aylarında her yaştan insanın her saatte sokaklarda olduğu bir şehirdir. Şehirde enerjik ve canlı bir atmosfer vardır. Barlar ve kulüplerin sunduğu eğlenceli gece hayatı birçok yerle kıyaslandığında Belgrad ön plana çıkar. Ayrıca Belgrad samimi insanları, yeşil doğası ve parkları bir de tarih kokan sokakları ile çoğu ziyaretçiyi kendine hayran bırakan sayılı şehirden biridir. Çağdaş ve kozmopolit bu şehir giden her ziyaretçinin memnun ayrılmasını da sağlayan esrarengiz güzellikler ile doludur.
Şehir Tuna ve Sava nehirlerinin kavşağında stratejik bir noktada yer alır. Belgrad Keltler, Romalılar, Hunlar, Avarlar tarafından altmış defa işgal edilmiş. İşgaller altında yıllarca yaşayan şehir birçok kültür ile tanışmış ve bunlardan etkilenmiş. Belgrad şehri Bizans İmparatorluğu, Franklar, Macaristan Krallığı, Sırp Despotluğu ve Osmanlı Devleti egemenliği altına da girmiş. Osmanlı Devleti ile Avusturya Macaristan arasında Belgrad için yıllarca savaş yapılmış. Osmanlı Devleti zayıflayınca Sırp isyanı sonucu şehir bağımsızlığını ilan etmiş. Belgrad’ı elde etmek için yapılan saldırılar İkinci Dünya Savaşı’nda da ağır şekilde devam etmiş. Bütün bunlar göz önüne alındığında modern Belgrad şehri kendini çok iyi muhafaza etmiş. Farklı stillerin birbirine karışması ve birleşmesi şehirde birçok devletin, milletin ve kültürün yaşadığının açık kanıtı gibidir. Özellikle de şehirde Osmanlı ve Avusturya Macaristan İmparatorlukları dönemine ait izler yoğun olarak görülür.
Kalemegdan Kalesi
Sava ve Tuna nehirlerinin kesiştiği noktaya bakan açık bir arazide görkemli bir yere yerleşmiş olan Kalemegdan Kalesi ve Parkı görenleri hayran bırakır. Bütün kompleks alanda çeşitli eserler de yer alır ve Sırp ait bir de Zafer Anıtı bulunur. Başlangıçta Romalılar tarafından işgal edilmeden önce M.Ö. 3. yüzyılda Keltler kaleyi inşa etmiş ama kaleye ardışık olarak çok sayıda istila yapılmış. Burada yer alan cazibe merkezlerinin en iyisi çatışmalar ile ilgili bilgilerin yer aldığı Askeri Müze’dir. Tarihin tüm aşamalarını görmek ve farklı kültürlerin izlerini keşfetmek için mutlaka kaleyi ve çevresini ziyaret edin.
Ortodoks Katedrali ve Müzesi
Ortodoks Katedrali 1840 yılında ince bir Barok kuleye sahip olarak yapılmış. Neoklasik unsurları da taşıyan katedral görülmeye değer güzellikte bir yapıdır. Sırbistan’ın en büyük edebi kahramanı Vuk Karadzic’in dinlenme yeri olarak da bu katedral bilinir. Sırp Ortodoks Kilisesi Müzesi’nde mücevherli İncillerin ve diğer güzelce dekore edilmiş eşyaların bulunduğu küçük bir koleksiyon Patrikhanenin merkezinde yer alıyor.
Prenses Ljubica’nın Konağı
Konak 1831 yılında Prens Milos Obrenoviç’in emriyle ailesini ağırlamak üzere inşa edilmiş. Yapı 19. Yüzyılda Balkanlar’ın kültürel bir kavşak noktası olduğunun altını çiziyor. III Napolyon temalı oda Türk tarzı dizaynedilmiş bir odanın yanında yer alıyor. Neredeyse her odada sohbet etmek için büyük bir yarım daire kanepe konularak oda bu amaçla düzenlenmiş. Tonozlu bodrumdaki belirli temalarda oluşturulan odalar da konakta görülmesi gereken yapıları oluşturur.
Etnografya Müzesi ve Freskolar Galerisi
Prenses Ljubica’nın Konağı’nın kuzeydoğusundan kısa bir yürüyüş ile ulaşabileceğiniz iki ilginç müzede sizleri bekliyor. Etnografya Müzesi canlı bir tarzda düzenlenmiş olup Balkan halklarının zanaat ve kıyafetleri konusundaki sergilere ev sahipliği yapıyor. Müzede yer alan Frescoes Galerisi ise ülkenin Ortaçağ fresklerinin en nadide örneklerini sergiler. 1.200’den fazla kopya eser galeride sergilenir. Güney Sırbistan, Makedonya ve Kosova’daki manastırlarda orijinallerini ziyaret etme fırsatınız yoksa buradan bu eserlerin kopyalarını görebilirsiniz. Orijinal ve kopya eserlerden müteşekkil birçok koleksiyon müzede sizi bekliyor.
Aziz Marko Kilisesi
Parlamento Binası’nın ötesinde beş dakikalık yürüme mesafesinde yer alan Aziz Marko Kilisesi Kosova’daki Gracanica Manastırı tarzında modellenen görkemli beş kubbeli bir Neo-Bizans yapısıdır. Diğer dini inançlara mensup ziyaretçilerinin yanında Ortodokslar için önemli bir merkez olan kilise her yıl binlerce kişiyi kendine çekiyor. Yapı ziyaretçilerini dini özellikleri yanında ihtişamlı yapısı ve estetik mimarisi ile de etkiliyor. Yapı tüm bu özellikleri ile şehrin cazibe merkezlerinden biri olarak yaşıyor. Kilise çevresinde oluşturulan mezarlıkta birçok önemli kişinin kabri de yer alıyor.
Cumhuriyet Meydanı
Kalemegdan’ın güneyindeki ana caddede yer alan dar ve güzel gezinti yolu olan Kneza Mihailova trafiğe kapalıdır. Kentin ana meydanı olan Cumhuriyet Meydanı güney ucuna doğru artan mağaza ve dükkanlar ile daha ticari bir hal almış. Alan düzensiz bir şekilde dizayn edilmiş. Meydanda yer alan Prens Mihailo’nun at sırtındaki büyük heykeli ve imparatorluk Ulusal Müzesi ziyaretçilerin uğrak yerlerinin başında gelir. Yıllarca yenileme çalışmaları sebebiyle kapalı kalan müze artık hizmet veriyor. Bu meydan Belgrat için bir buluşma yeri ve merkezi alandır. Şehre gezinizde burayı ziyaret etmeden, şehrin burada nabzını tutmadan ayrılmamalısınız. Meydanın çevresindeki Arnavut kaldırımlı sokaklarına dalıp şehrin yöresel hediyelik eşya dükkanlarında alışveriş yaparak keyifli bir gün geçirebilirsiniz.
Aziz Sava Kilisesi
Terazije’nin güneyindeki silüeti ile tüm şehrin sembollerinden olan kilise görenleri kendine hayran bırakmayı başarıyor. Muhteşem yapıdaki kubbesi ile Belgrat’taki mutlaka görülmesi gereken yapılardandır. Türklerin 1594’te şehri fethinden sonra farklı etnik kökende insanın uyum içinde yaşadığı bir mekan olarak da önem arz eden bu alan ziyaretçilerini bu açıdan da etkilemeyi başarıyor. Alandan yürüyerek ulaşabileceğiniz birçok kilise de yapı çevresinde inşa edilmiş durumdadır.
Nikola Tesla Müzesi
Aziz Sava Kilisesi’nden kuzey yönünde ilerleyerek kısa bir yürüyüş ile ulaşabileceğiniz 19. yüzyıldaki mucit ve mühendisin öncü çalışmalarını içeren çekici Nikola Tesla Müzesi sizi karşılayacaktır. Büyük mucit Tesla AC akımını keşfetmekle kalmamış aynı zamanda araştırmacının diğer dikkate değer başarılar arasında kablosuz iletişim ve uzaktan kumanda teknolojilerinin geliştirilmesi yer alıyor. Müzede kağıt, araç gereç ve kişisel eşyaların yanında bir çok önemli detay sizleri bekliyor. Müzede yapılan deney gösterileri genellikle saatlik olarak yapılır. Tüm bu farklı koleksiyonlar ve gösterileri ile bir cazibe merkezine dönüşmüş.
Yugoslavya Tarih Müzesi
Yogoslavya Tarih Müzesi de şehirde görülmesi gereken başlıca mekanlardandır. Müze kompleksin merkezini Tito’nun kış bahçesi olarak 1975 yılında tasarlanan ve eski başkanın mezarını barındıran Çiçek Bahçesi oluşturur. Müzenin hemen yanında yer alan sergide ise Tito’ya doğum gününü kutlamak için 25 Mayıs’ta her yıl düzenlenen “gençlik geçidi” ne katılan binlerce cop ve yabancı üst düzey görevlilerin Tito’ya sunduğu hediyeler de dahil olmak üzere çok sayıda koleksiyon yer alıyor.
Yorum Yok