CHP genel reis Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, “Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinde, birçok ülkede de Ham bir şeyi başardı. Bakın bizim haricimizdeki öteki partilere; Uygun Parti, milliyetçi kökten gelen bir parti. Demokrat Parti, merkez sağ partisiydi. Saadet Partisi, ulusal Görüş’ün partisiydi. istikbal Partisi ve Deva Partisi, AKP’den kopan partilerdir. Bunları bir ortaya getirebildi ve oyun planlarını bozdu. Bugün ezaya girmelerinin, ellerinin ayaklarının titremesinin sebebi de budur. Onun için Kılıçdaroğlu olsun istemiyorlar cumhurbaşkanı. Onun için ortamıza nifak sokmak istiyorlar” dedi.
Kuşoğlu, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG) ve Toplumsal Demokrasi Derneği’nin (SDD) eşitlik ve Demokrasi Haftası münasebetiyle dün düzenlediği ‘Cumhuriyetimizin 100’üncü Yılında Demokrasimizin Geleceği ve 2023 Seçimleri’ bahisli panelde konuştu. Kuşoğlu, şunları söyledi:
“2023 seçimleri cumhuriyet tarihimizin en Değerli seçimleri”
“2023 seçimleri sahiden Fazla çok kıymetli, tahminen Cumhuriyet tarihimizin en Değerli seçimleri. Onun için bizler, Evvel Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, ondan sonra CHP’liler olarak, ondan sonra da Özellikle CHP’de benim üzere yöneticilik durumunda bulunan, milletvekilliği ya da yöneticilik durumunda olanlar olarak, üzerimizde Fazla Aka bir mesuliyet var. Başaramazsak da Aka bir vebal Laf konusu olacak. Onun için bu devri bir biçimde başarılı olarak bitirmek zorundayız, Öbür dermanımız yok. Bunun bilinmesi lazım. Ya başaracağız ya başaracağız. Hepimiz bu kanıdayız, o denli düşünüyoruz.
Konuyla ilgili, gelirken düşündüm. Karl Popper isminde bir Avusturya kökenli İngiliz düşünür var. 1900’lü yıllarda yaşamış Karl Popper, demokrasiyle ilgili de Fazla Değerli de kanıları var. Garibime giden bir kelamı var. Diyor ki ‘Demokrasilerde en kıymetli, en elzem mevzu, seçimle iktidarların değişebilmesidir’ diyor. ‘Seçimle iktidarlar değişebiliyorsa demokrasi vardır’ diyor. Dedim, demokrasinin Öbür bir özelliği kalmadı mı bunu söylüyor. lakin bu periyodu yaşayınca bunun ne demek olduğunu çok düzgün anladım. İktidarın devlet imkanlarıyla medyayı sıkıştırarak, medyayı Denetim ederek, her türlü iktidar gücünü kullanarak iktidarı bırakmamaya çalışması, seçimle gitmemeye çalışması; yolsuzluklarla, Nakit gücüyle ayakta kalmaya çalışması, maalesef bu Karl Popper’ın kelamının bir göstergesi üzere oldu. 100 Yıl Evvel kurtuluş gayretini bitirip de Cumhuriyet’i kurduğumuzda, bir zihniyet ne kurtuluş uğraşına ne kurum gayretine iştirak etmedi. O zihniyet, artık 20 yıldan beri iktidar olan zihniyettir. Bakın, muhafazakârlar falan demiyorum. Zira o tarihte toplumsal demokratlar-muhafazakarlar, bu türlü bir Fark yoktu Türkiye’de. Zati o tarihte tebaaydık, vatandaş da değildik.
O tarihte tahminen merhum İnönü için de ‘muhafazakarlık’ kullanılabilir. Muhafazakarlık değil; kimileri, bunu bir kez kullandım istismar ettiler, onun için daha ihtimamla kullanmaya çalışıyorum. Kurtuluş gayretine karşı olan o zihniyet, o karanlık günlerde Atatürk’ün uğraşını desteklemedi maalesef, daha sonra gayret başarılı oldu. Kurtuluş uğraşı başarılı oldu, düşmanı kovduk. Yeni bir Cumhuriyet ve bir devlet kurma gereksinimi oldu ve Atatürk bu devleti kurdu, Cumhuriyet’i kurdu. Biliyorsunuz, ‘Efendiler yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz’ demişti, Cumhuriyeti ilan etti. Buna da karşı oldular ve 80 Yıl Cumhuriyet’le uğraş ettiler. Bu devletle gayret ettiler. Bu devlete karşı oldu bu zihniyet. Fakat Cumhuriyet’in bir fazileti, demokrasisinin bir fazileti olarak, bundan 21 Yıl evvel, 2002’de o zihniyet iktidara geldi. Bu, demokrasi ismine, Cumhuriyet ismine övünülecek bir hadise. Kendisine karşı olan, kendisine karşı Daimi tenkitte bulunan, muhalefet eden zihniyet iktidara geliyor, devleti yönetiyor. Düşünebiliyor musunuz?
Bu, demokrasinin, Cumhuriyet’in bir fazileti. Lakin bu 21 yıllık devirde Aka ıstıraplar Laf konusu oldu. Daimi olarak iktidarda olmalarına Karşın Yeniden de bu Cumhuriyet’i, bu demokrasiyi eleştirdiler. Daimi eleştirdiler. İktidarda oldukları halde eleştirdiler. Bir şeyleri değiştirmeye kalktılar, Cumhuriyet’i değiştirmeye kalktılar, kültürünü değiştirmeye kalktılar fakat değiştiremediler. Yerine koyabilecekleri bir kültür yoktu. Yani çatalı sol elde tutuyorsun da sağ ele alıyorsun da bunlarla değişmiyor. Ya da ‘TC’ yazısını değiştirmekle değişmiyor. Zira Atatürk ve silah arkadaşları ve CHP, sağlam bir Cumhuriyet, sağlam bir devlet kurdu. O sağlam devleti yerli yerine, batı ile şark ortasında, şark uygarlığı ve batı uygarlığı ortasında, Ömür biçimleri ortasında çağdaşlığa yönelik olarak kurdu. Sağlam temeller attı. Onu değiştiremediler, bunu da itiraf ettiler. Erdoğan, bir gün söyledi bunu da ‘Birçok şey yaptık lakin, iktidar olduk lakin kültürü değiştiremedik’ dedi. Değiştiremezler olağan, zira temelleri Atatürk tarafından sağlam atıldı bu Cumhuriyet’in ve bizim üzere, CHP üzere bir parti var. TSK iç hepsi şu anda değiştirilmiş vaziyette. TDK, Tarih Kurumu bile takımlarıyla değiştirilmiş vaziyette. Devletin Tüm kurumlarına girilmiş vaziyette, lakin yalnızca CHP var. Onlara karşı gayret eden, onlara karşı çabayı organize eden bir Biricik biz kaldık. Sizler kaldınız. Bizler, o çabayı, çağdaş Medeniyet çabasını yapıyoruz, bayraktarlığınızı yapıyoruz.
“Millet İttifakı’nın Fazla Değerli bir bedeli var”
Bugün Sayın genel Liderimiz Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Altılı Masa diye tabir edilen, Fazla yaygınlaştı lakin yanlış bir isimlendirmedir; Altılı Masa değil millet İttifakı’dır, milletin ittifakıdır, çağdaş ittifaktır. Bu ittifakın Fazla büyük, Fazla Değerli bir pahası var. Bizim tarafımızdan yönetiliyor, yönlendiriliyor, organize ediliyor. Zira bu 80 yıldan sonra 20-21 yıldır iktidar olan bu zihniyet, maalesef birilerinin de yönlendirmesine tabidir. Recep Tayyip Erdoğan geldiği Vakit sık sık söylediği, şu anda unutulan bir Tümce var. Nedir o? ‘Ben Aka Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eş başkanıyım’ diyor. BOP nedir? İslam coğrafyasının, Ortadoğu coğrafyasının bölünmesi projesidir. Buradaki ülkelerin bölünmesi, 22 farklı devlet üretilmesi projesidir. Bunun birçoğunu yaptılar biliyorsunuz. Yeni devletler, kendilerine bağlı devletler oluşturdular.
şimal Afrika’dan, Libya’dan, Tunus’tan tutun da Irak’a kadar; Yemen, Suriye birçok coğrafyada bunu başardılar esasen ve hâlâ da buna devam ediyorlar. Bizim de Erdoğan’la Birlikte Suriye’ye müdahalemizin en Kıymetli sebeplerinden biri odur. Türkiye’de de Kıymetli ölçüde Aka Ortadoğu Projesi’nin gerçekleşmesi çalışması yapılmıştır, farkında olarak yahut olmayarak. Ben, Erdoğan’a rastgele bir şey söylemem, ‘ihanet içindedir’ demem lakin Türkiye’nin alt kimliklerini ortaya çıkarıp da etnik ve mezhebi kimlikleri ön plana çıkarmaya çalışması, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını, Türklüğü yok etmeye çalışması, unutulacak üzere değildir, unutmamamız gerekir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çökertilmesi, yargının çökertilmesi, devlet kurumlarının çökertilmesi; bunlar kimin eliyle yapılmıştır? Aka Ortadoğu Projesi’nin eş lideri eliyle yapılmıştır, değil mi? Öbür bir izahı yok Tüm bunların. Kültürümüzün yok edilmeye çalışılması onlar eliyle yapılmıştır. Başarılı olunmamıştır, zira Cumhuriyet’in temelleri sağlam atılmıştır Aka Atatürk tarafından. O nedenle başarılı olamıyor. CHP’liler olduğu için, Atatürk prensip ve inkılaplarını, çağdaş uygarlığı, çağdaş Medeniyet yolunda ilerlediğimizi gören aklı başında beşerler olduğu için, sizler olduğunuz için yıkamıyor, öteki ülkelerde olduğu üzere. Bu iktidarın, emperyalizmin iktidarı olduğunu ve diğer ülkelerde başardığını burada da başarmaya çalıştığını 20-21 yıldan beri, unutmamamız lazım. Buna karşı direnen de sizlersiniz. Sizin gücünüzdür, bizim gücümüzdür birlikte. Bunu hiç unutmamamız lazım, hiç küçümsemememiz lazım. Gelinen noktada başarılı da olduk, Fazla başarılı olduk. Bu seçimlerle birlikte inşallah bu iktidarı göndereceğiz. Karl Popper’ın ‘Demokrasi, seçimle gelen iktidarın seçimle gitmesidir’ kelamını yerine getireceğiz. Bu soğuk kış gününde buralara gelip, bu saatlerde her aktifliğine, partinin her aktifliğine koşturan sizler, bunu başarıyorsunuz. Alınlarından öpülecek insanlarsınız.
Genel Başkan’a bir gün dedik ki ‘Düşünen, aklı başında olan herkes size oy verecek, CHP’ye oy veriyor’. Dedi ki ‘Sadece düşünenlerin oy vermesi yetmez’ dedi, ‘diğerlerinin de oy vermesi lazım’.
“Yürütme erkinin Biricik seçilmiş bireyden oluştuğu Öbür hiçbir rejim yok”
Bu devirde bu özelliğimizin Fazla daha Çok ön plana çıkması lazım. Birliğimizi, beraberliğimizi göstermemiz lazım. Zira bizi, o BOP projesi içerisinde diğer ülkeler üzere bölmek, bitirmek istiyorlar. Onun için alt kimlikler ön plana çıkarılmak isteniyor. Sen kimsin? Sen Sünni’sin, sen Alevi’sin, sen Türk’sün, sen Kürt’sün, sen bilmem nesin… Bu özellikler ön plana çıkarılarak, Türk kimliğinin altındaki bu alt kimlikler ön plana çıkarılarak ülke bölünüyor. öteki o İslam coğrafyası, Ortadoğu coğrafyası bu türlü yapılarak bölündü. Türkiye’de de bu yapılmaya çalışıldı. Onun için bizim, bu özelliğimizi, bu Ulus olma, millet olma özelliğimizi Fazla daha Çok ön plana çıkarmamız bu devirde gerekiyor. Bu özelliği yok edebilmek için de şuna başvurdular; ‘Türkiye madem bu kadar zahmetli, o Vakit rejimi de değiştirelim’ dediler. Bu 2017 referandumunda 2018 Anayasası geldiği Vakit Amerikan Büyükelçisi’nin bir kelamı var; ‘Biz, başkanlık sistemini destekliyoruz’ dedi. Bir büyükelçinin bu türlü bir olaya müdahale etmesi gerçek değil lakin bu türlü bir açıklamada bulundular maalesef. Hala de başkanlık sistemi devam, etsin istiyorlar. Zira bir parlamenter sistemdeki güçler ayrılığı prensibine nazaran örgütlenmiş bir devleti esir almak; Biricik bir kişiyi, zira bu sistemde Biricik bir, yürütme erkinde şahıs var, o da cumhurbaşkanı. Yürütme erkinin Biricik seçilmiş bireyden oluştuğu Öbür hiçbir rejim yok, biliyor musunuz?
“Altılı masanın 10’lu sempatizanı var”
Neden kuruldu bu sistem? Bu BOP sistemi içerisinde o Biricik adamı, Biricik seçilmişi, Biricik yürütme erki temsilcisini kolundan büktüğünüz Vakit Tüm ülkeyi bükmüş oluyorsunuz. İstediğiniz üzere Denetim edebiliyorsunuz o vakit, onun için bu türlü bir sistem getirdiler. Bunu getirirken de şuna bakıldı; Türkiye, yüzde 70’i muhakkak bir kümedir, yüzde 30’u da muhakkak bir kümedir. Her Vakit bu yüzde 70, ikinci tipe bile kalsa bir ortaya gelir, aşikâr bir kısımdan birisini seçer diye düşündüler. İşte orada Sayın genel Başkan’ımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun aklı devreye girdi, hiç beklemedikleri bir şey yaptı; Türkiye’deki Atatürkçü partinin, toplumsal demokrat partinin lideri olarak Altılı Masa’yı oluşturdu. Aslında Altılı Masa’nın birçok sempatizanı da var. O denli 7’li falan değil; 8’li, 9’lu, 10’lu, Fazla Çok sempatizanı var. Girebilecek, destekleyecek Fazla parti de var.
Sayın Kılıçdaroğlu, bunu oluşturarak o 70’e 30’luk yapıyı değiştirdi. Artık sistem; 50 artı 1 olmadan iktidar olamıyorsunuz. Meclis’te de iktidar falan Laf konusu değil. Bizler, Milletvekili olarak asla iktidar gücünü kullanamıyoruz. Zira artık partiler iktidar olmuyor, yalnızca bir şahıs iktidar oluyor. Parti iktidarı bitti artık yeni sistemde. Yeni sistemde örneğin 350 Milletvekili çıkarsak da parti olarak, cumhurbaşkanı öbür taraftansa hiçbir manası yok. İktidar orası, iktidar gücü orada, devleti yönetmek o tarafta lakin mümkün. Meclis, yalnızca kendisine gelen kanunları yapmak zorunda kalıyor. Devlet gücü en Kıymetli güç, Doğal ki Aka ezalar çıkarır. Fakat burada Sayın Kılıçdaroğlu devreye girdi, Cumhuriyet tarihinde olmamış, birçok ülkede de Ham bir şeyi başardı. Bakın bizim haricimizdeki diğer partilere; DÜZGÜN Parti, milliyetçi kökten gelen bir parti. Demokrat Parti, merkez sağ partisiydi. Saadet Partisi, ulusal Görüş’ün partisiydi. istikbal Partisi ve Deva Partisi, AKP’den kopan partilerdir. Birisi başbakanıydı, bir tanesi de başbakan yardımcısıydı, Dışişleri Bakanı’ydı orada. Davutoğlu da Dışişleri Bakanlığı yaptı orada. Bunları bir ortaya getirebildi ve oyun planlarını bozdu. Bugün ıstıraba girmelerinin, ellerinin ayaklarının titremesinin sebebi de budur. Onun için Kılıçdaroğlu olsun istemiyorlar cumhurbaşkanı. Onun için bu sistemi değiştirmek istiyorlar. Onun için ortamıza nifak sokmak istiyorlar. Hiç kuşkunuz olmasın, ortamıza nifak sokmak için de Nakit gücünü kullanıyorlar, tehdit ediyorlar, şantaj yapıyorlar. Şayet ortamızdan birilerinin eli ayağı titremişse, yanlış bir şeyler söylüyorsa bilin ki bunlardan dolayıdır. Yoksa görüşleri falan değişmiş değildir.
“Bu iktidarın 21’inci yılında bu seçimler Fazla çok Değerli hale geldi”
Bu iktidarın 21’inci yılında bu seçimler Fazla çok Değerli hale geldi. Türkiye’nin devam edebilmesi için bu koşul. Demin anlattım ya bu iktidar olan zihniyet, Kurtuluş çabasına de karşı çıkmıştır, kurum uğraşına de karşı çıkmıştır. Lakin bunu da iktidara gelmelerini de demokrasinin ve Cumhuriyet’imizin bir fazileti olarak aktardım. O da hoş, lakin Şayet seçimle tekrar gitmeleri durumunda, İslam coğrafyasında, Ortadoğu coğrafyasında birinci kere seçimle gelen bir İslamcı parti seçimle gidebilecek ve Cumhuriyet, demokrasi yerli yerine oturacak. Bu, birinci olacak biliyor musunuz? İslam coğrafyasında Öbür bir örneği yok, Ortadoğu coğrafyasında Öbür bir örneği yok. O kadar Kıymetli bir bahis, onun için kesinlikle bunu başarmak zorundayız. Geleceğimiz açısından değerli, lakin Tüm Ortadoğu ve İslam coğrafyası için de değerli. Zira fakat biz Örnek olabileceğiz. Fakat bu başarıldığında da ben Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türkiye’nin önünün açılacağını, Türkiye’nin bir lig üste çıkabileceğine de inanıyorum. Türkiye’yi kimse durduramaz. Türkiye, Fazla Aka bir potansiyel. Türkiye Fazla Üzücü yönetildiği halde Amel adamları, yatırımcı, oraya buraya gidiyor, dışarıda yatırım yapıyor, Nakit getiriyor, Nakit buluyor, Türkiye’nin önünü açıyor. Burada devletin katkısı yok, inanın yok. Berbat, bu kadar Üzücü idareye Karşın bu yapılabiliyor. Parası olan Yurt dışına götürüyor. Argüman ediyorum; en az, Türkiye vatandaşlarına ilişkin Yurt dışında 200 milyar dolar var. 100 milyar doları gelsin, Türkiye’yi uçururuz. Fakat dün birisiyle konuşurken dedi ki ‘En az 500 milyar dolar var, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ilişkin Yurt dışında’ dedi. çok Aka bir meblağ, biliyor musunuz? Zira Nakit geliyor; ihaleler şunlar, bunlar vesaire birileri kazanıyor yolsuzlukla, hırsızlıkla. Ondan sonra korkuyor. Bu periyotta Nakit kazananlar, Yeniden Yurt dışına götürüyorlar. Kimden korkuyorlar? Bu iktidardan dehşetlerinden götürüyorlar, el koyar diye. Bu iktidar devrinde kazanmış lakin bu iktidar periyodunda Yurt dışına götürüyor kaygısından.
“Adaletin olmadığı, demokrasinin olmadığı, yargının Müstakil olmadığı bir ülkede Nakit durmaz, kapital durmaz”
Adaletin olmadığı, demokrasinin olmadığı, yargının Müstakil olmadığı bir ülkede Nakit durmaz, kapital durmaz. Nakit yoksa, kapital yoksa yatırım da olmaz. O denli bir ülkede istihdam sağlanamazsa işsizlik olur, Aka kasvetler olur. İşte Türkiye bunu yaşıyor şu anda. Resmi sayılara nazaran 4 milyona yakın işsizimiz var. En az 200 milyar dolar Yurt dışında paramız var. Biz de burada, ‘20-30 milyar dolar geldi-gelmedi, Araplar verdi-vermedi’ bunlarla uğraşıyoruz. Ortadoğu ülkeleri; BAE, Suudiler verecek de gelecek. Bu devirde devletler ortası borçlanma yoktur. Devletler, kapital piyasalarından borç alırlar. Sarfiyatlar, piyasadan borçlanırlar. Fakat bu devirde bize devletler borç veriyor, Nakit gönderiyor. Neden? Türkiye’yi istedikleri üzere bükebilmek için bunu yapıyorlar. Karşılıksız gönderir mi kimse kimseye para? Biz, birinci sefer Osmanlı devrinde, 1854 yılında borç almışız. O Vakit padişah 2. Abdülmecit. önce demiş ki ‘Ben almam, tarihe birinci borcu Meydan padişah olarak geçmek istemiyorum’ demiş 2. Abdülmecit, lakin bir müddet sonra almak zorunda kalmış, zorlamışlar. 1854 yılında birinci borcu almışız İngiltere’den, ülke Düyun-u Umumiye’yi kurmak zorunda kaldı 1879 yılında, aşağı üst 24-25 sene sonra iflas etti. Borçlarını ödeyemeyecek duruma düştü Osmanlı; İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar falan var, 9 ülke Düyun-u Umumiye’yi kurdu. Türkiye’nin gelirlerine el koydular. Yani iflas etti 25 yılda. Bu zihniyetle misal bir akıbeti yaşarız. Osmanlı’nın borçlarını biz, 1954’te bitirdik. Tam 100 Yıl sonra. 1854’te aldığımız borçları, 1954’te, Osmanlı borçlarını bitirdi bu Cumhuriyet. 100 Yıl sonra da bu Cumhuriyet’i tekrar kuracağız inşallah. Bizlerin, hepimizin Fazla Aka bir sorumluluğu var. Bu Cumhuriyeti ayakta tutabilmek için, çocuklarımıza hoş bir miras bırakabilmek için, çağdaş uygarlıktan Geri kalmayan bir cemiyet ve devlet oluşturabilmek için hepimizin sorumluluğuna, uğraşına, çabasına gereksinimimiz var. Nitekim sizin üzere vatandaşlar olduğu sürece, CHP’liler olduğu sürece, Uğraş kuruluşları ve sivil cemiyet kuruluşlarının yetkilileri olduğu sürece, aklı başında beşerler olduğu sürece bu Cumhuriyet’i kimse yıkamayacaktır.” (ANKA)
Yorum Yok