Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Pekşen, Türkiye’de en Fazla bulunan zehirli mantarlar cinslerinden birinin “köygüçüren” olduğuna işaret ederek, bu cinsin İstanbul, Bolu, Kastamonu ve Giresun bölgelerinde yayılım gösterdiğini, mantar zehirlenmelerinin neredeyse yüzde 95’inden Mesul olduğunu bildirdi.
OMÜ’den yapılan yazılı açıklamaya nazaran, Prof. Dr. Pekşen, ilkbahar ve Sonbahar devirlerinde ülkede mantar zehirlenmelerine sıkça rastlandığına işaret etti.
Karadeniz’in bol yağış Meydan ve farklı bitki örtüsüne sahip bir bölge olduğunu, mantar çeşitliliğinin de bol olduğunu lisana getiren Pekşen, “Zehirli mantar kümesi Fazla olmamakla birlikte, mantarı bilinçsiz toplayan şahıslarda mevtle sonuçlanabilen zehirlenme hadiseleri meydana gelebilir. Bu yüzden mantar denildiği Vakit birçok insanın aklına zehirlenme geliyor. Mantarlar bizim için her bakımdan Aka Ehemmiyet taşıyor. Bu Güçlü kaynaklar bizlere mineral, protein, selenyum sağlamakla birlikte tıpkı vakitte ihraç edilerek Önemli gelir getirme potansiyeline de sahip. Bir Küme mantar çeşidi toplanarak Yurt dışına ihraç ediliyor. Maalesef medyada zehirlenme olayları epeyce gündemde olduğundan dolayı, insanların mantara karşı bir korkusu var. Bu dehşetin önüne geçilebilmesinin en tesirli metodu mantarların Fazla uygun tanıtılmasından geçiyor” dedi.
Doğadaki mantarların, şuurlu beşerler tarafından toplanması gerektiğinin altını çizen Pekşen, şöyle devam etti:
“Mantarı bilmeden toplayan bireyler, birebir anda yenilebilir ve yenilemez mantarları toplayabilir. Hafif zehirlenme de geçirebilir Lakin çoğunlukla mevtle sonuçlanan zehirlenmelerle karşı karşıya kalabiliriz. Beşerler kendi sistemleriyle zehirli olup olmadığını anlamaya çalışıyorlar ve bu Fazla yanlış bir uygulama. Birtakım yanlış kanılar var. Örneğin, ‘Böceklerin yediği mantar zehirsizdir.’ Biz beşerlerle onların metabolizması farklıdır. Bu yüzden bu türlü bir durum Laf konusu değildir. ‘Bazı mantarlar kaynatılıp suyu akıtıldığında agu tesiri olmaz.’ Lakin bu her mantar için geçerli değildir. Bu yüzden göz gerisi etmeden dikkatli ve şuurlu olmalıyız. Mantarlara karşı bir farkındalığın oluşması gerekiyor. aksi takdirde bilinçsiz devinim etmek nihayet derece Kötü sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden biz mantarcıların bir kelamı vardır, ‘tüm mantarlar yenir fakat kimileri yalnızca bir Defa yenir.’ Hakikat bilinen birtakım yanlışlara hayli dikkat etmek bu noktada önemli.”
“Gösterişli bir mantar olan köygöçüren yenilebilen bir mantarın yanında yetişebiliyor”
Türkiye’de mantar zehirlenmelerinden kaynaklı ölümlerin çoğunluğundan “köygöçüren” mantarının Mesul olduğunu belirten Pekşen, şunları kaydetti:
“Ülkemizde en Fazla bulunan zehirli mantarlardan birisidir. En Fazla İstanbul, Bolu, Kastamonu ve Giresun bölgelerinde görülüyor. Amanita Phalloides, köygöçüren olarak bilinir. Zehirlenmelerin neredeyse yüzde 95’inden sorumludur. Bu zehirlenme hadiseleri küçümsenecek ölçüde değil. Geçen Yıl Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine Fazla sayıda mantar zehirlenmesi olayı geldi. Mantar zehirlenmelerinde iki Cin semptom vardır. Erken ve geç semptomlar. Erken semptomlarda, mide bulantısı, kusma, sersemlik üzere birtakım Yan tesirleri var. Erken olduğu için Çabucak müdahale edilebilir Lakin bizi korkutan geç semptomlar. Geç semptomda yendikten sonra Yeniden birtakım tesirler Mevcut Ancak bedende geç reaksiyon verdiği için karaciğer, böbrek yetmezliği üzere hadiseler Laf konusu olabiliyor. Bu noktada hangi mantar çeşidinin yendiğinin bilinmesi ve en yakın sıhhat kuruluşuna gidilmesi Aka Ehemmiyet taşımakta. Gösterişli bir mantar olan köygöçüren, yenilebilen bir mantarın yanında yetişebiliyor. Ayırt edebilmek için dikkat edilmesi gereken birtakım özellikler vardır. Mantarın üst yapısı zeytin yeşili bir renktedir. lakin alt kısmı bembeyazdır. Ayrıyeten zehirli mantarlarda olan bir öteki özellik de kök kısımlarımda yumurta biçimine emsal bir kısım bulunur, köygöçüren mantarının kök kısmında da bu yumurta bulunur.” (AA)
Yorum Yok