Fehmi Koru*
Seçim kampanyalarını elden geldiğince izliyorum. Önderlerle şahsen dolaşarak değil, onlarla dolaşanların yazdıklarından. millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu dün Çanakkale’deydi; o seyahatin izlenimlerini T24 sitesi müellifi Murat Sabuncu’dan okudum.
[Kemal Kılıçdaroğlu’na yıllar Evvel miting için memleketi Tunceli’ye gittiğinde eşlik etmiştim. Seyahatin başından sonuna Bir arada olmuş, kendisiyle Özel bir görüşme yapma imkanı da bulmuştum.]
Murat Sabuncu’nun yazısında bir kısım dikkatimi Özellikle çekti. Kampanyada bir Öbür ülkede denenmiş ve başarılı olmuş bir metot izlenmekteymiş. O ülkede, Fazla sayıda partinin iktidara karşı birleştiği 2018 seçiminde, muhalefet seçime giderken kapsamlı bir program hazırlamış olmasına karşın, kampanyada en Temel 10 anne başlıkla seçmen karşısına çıkılmış. Başarılı da olunmuş.
Hangi ülkeymiş bu seçim kampanyası Örnek alınan?
Malezya…
Yazar, “Benim anladığım Kılıçdaroğlu ‘Malezya Modeli’ni benimsemiş durumda” diyor.
Bilen biliyor, Malezya benim yakından izlediğim bir ülkedir. 2018 yılında yapılan, sonuçları itibariyle ‘tarihi’ sayılan seçimi, öncesi ve sonrası ile burada değerlendirmiştim. 60 yıllık ve asla yıkılmaz gözüyle bakılan bir iktidarı, birbirine benzemez -hatta kimileri birbirine vefatına düşman- partiler, Biricik ittifakta bir ortaya gelerek sona erdirebilmişlerdi.
İttifakın ismi ‘Pakatan Harapan’dı (Türkçesi: ümit İttifakı).
Başlarına, o 60 yılın yarıya yakınında başbakan olarak vazife almış, vaktiyle başında bulunduğu partinin ve ülkeyi yönetenlerin yolsuzluğa battığını görünce ileri yaşına Karşın -o sırada 93 yaşındaydı- yeni bir partiyle yine siyasete dönen bir siyasetçiyi geçirerek…
Mahasir Muhammed’i (Mahathir Mohamad olarak yazılıyor.)…
Seçim oldu, muhalefet kazandı ve Mahasir o yaşında tekrar başbakanlığı üstlendi. Akabinde da, eski iktidarın bulaştığı yolsuzluklarla hesaplaşma başlatıldı.
CHP’nin Malezya’da olup bitenlerden ders çıkaracak kadar Irak şark siyasetiyle yakından ilgilenmesi hoşuma gitti, fakat beni hiç şaşırtmadı.
Şaşırmamamın sebebi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun aile bağları sayesinde Irak Doğu’da yaşananları yakın takibinde tuttuğunu bilmem.
Kemal Bey’in oğlu Kerem Kılıçdaroğlu, Bilkent Üniversitesi’ndeki Siyaset bilimi lisans eğitimi sonrasında, kazandığı bir bursla, yüksek lisans ve doktora çalışmaları için Kore’ye gitmişti. Uzmanlık alanı olarak da Endonezya ve Malezya’daki siyasi hayat mevzularını seçmişti.
İlk olarak 2015 yılında, o Vakit yazdığım Habertürk’te, Kerem Kılıçdaroğlu’nun milletlerarası bir toplantıda sunduğu bildirimden Laf açmıştım da, detaylarıyla yazdıklarım CHP’ye yakın medyanın da dikkatini çekmişti.
ABD’de sunulan bildirinin başlığı şuydu: “Endonezya ve Türkiye’de İslami partilerin başarısı ve başarısızlığı.”
Habertürk’teki yazımdan bir kısmı aktarayım:
“Neden Endonezya?
“Sebebi kolay: Endonezya da Türkiye üzere, uzun yıllar askeri vesayetin tesiri altında kalmış bir ülke. Sukarno, Suharto üzere her seçimde oyların yüzde 90’ını Meydan generaller yönetmişti ülkeyi. Bizdeki Biricik parti periyodunun CHP’de varlığını sürdüren ‘altı ok‘”‘u varsa, Endonezya’nın vesayet devrinin de ‘pancasila‘ denen 5 prensibi var…
“Artık vesayet geride kaldı ve Fazla partili sistem hâkim Endonezya’ya da; o sayede 100’den Çok parti birbiriyle yarışıyor; bunların Değerli bir kısmı de ‘İslamcı‘”‘ imajda. O partilerin birçok klâsik ‘İslamcı’, Refah ve eşitlik Partisi (PKS) ismini taşıyan ise yalnızca dindarlara değil toplumun bütününe hitap eden bir yol seçmiş…
“Kılıçdaroğlu, ‘Keskin görüşlerini geride bıraktı, liberalleri yanına aldı‘ diyor PKS için ve ekliyor: ‘AK Parti’ye misal bir yaklaşım izliyor…‘
“PKS 2009 seçiminde Hıristiyan ağır bölgelerde Hıristiyan adaylar çıkarmış…
“Çok partili sisteme geçilen 1999 yılından bu yana yalnızca PKS oylarını artırmış; yolsuzluk ve rüşvete karşı Cenk açarak…”
Endonezya’yı izlerken Türkiye’deki Beyaz Parti’yi tanımış Kerem Kılıçdaroğlu.
Sanıyorum, muvaffakiyetin yolunun klâsik saplantılardan kurtulmaktan geçtiğini de o Vakit ayrım etmiş.
Malezya’da tam altı on Yıl sürmüş olan kemikleşmiş bir iktidarın yerinden edilmesi sırasında yaşananlar konusunda CHP’yi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu bilgilendiren Kerem Kılıçdaroğlu mudur, bilmiyorum. Lakin dikkati bilimsel çalışması sayesinde o bölgede ağırlaştığından o denli olma ihtimali büyük.
Mahasir Muhammed liderliğinde oluşturulan Pakatan Harapan (Umut İttifakı) detaylı bir program etrafında buluşmuş Fazla sayıdaki partiden oluşuyordu. İttifak detaylı programıyla kamuoyu karşına çıkmıştı. Seçim kampanyası sırasında, o devirde ülkeyi sarsan ekonomik krizden nasıl çıkılacağını anlatmanın yanında, krize Sebep olan yolsuzluklar da –1MDB Fonu skandalı– etraflıca gündeme taşındı.
İttifak önderinin ileri yaşta bir siyasetçi olması da seçmenler üzerinde Olumlu bir tesir unsuruydu. Seçmenler Mahasir’in çizmelerini giyerek siyaset hayatına tekrar dönmesini bir fedakarlık olarak değerlendiler.
Dönemin başbakanının etrafıyla Birlikte milyarlarca dolarlık yolsuzluklara bulaşmış olmasının yerli-yabancı medyada kendisine yer bulması da muhalefete Yardımcı oldu.
Seçim Malezya’da muhalefet tarafından o denli kazanıldı.
CHP başkanı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun izlediği, birbirine Aksi bakan partileri bir ittifakta buluşturma uğraşının, Saadet Partisi önderinden takviye görmesi, Temel Karamollaoğlu’nun da Malezya’yı ve oradaki ittifakın Temel direklerinden PAS partisini tanımasındandır.
Mahasir’in can düşmanı bellediği, fakat ittifakta işbirliği yaptığı Enver İbrahim’i de tanır Saadet Partililer.
Ahmet Davutoğlu da bir Devre Malezya’daki bir üniversitede öğretim üyesi olarak çalışmıştı.
Murat Sabuncu’nun “Benim anladığım Kılıçdaroğlu ‘Malezya Modeli’ni benimsemiş durumda” cümlesiyle paylaştığı bilginin altında bu arka-plan yatıyor.
Herhalde hatırlanacaktır: İktidara birinci geldiğinde Beyaz Parti’nin ülkeye ‘eksen kayması’ yaşatacağı tezi Malezya örneği üzerinden gündeme taşınmıştı.
Muhalefet tarafından.
Şimdi muhalefet ‘Malezya modeli’ ile seçim kampanyası yürütüyor.
*Bu yazma fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.
Yorum Yok