Mehmet Altan*
Taammüden ağır bir ekonomik krize mahkûm edilen, et, süt, yumurta alamaz hale getirilen Türkiye’nin yarısı, hukukun ve demokrasinin buharlaşmasına da aldırmadan neden cehennemi tercih eder formda oy kullandı?
Türkiye’de milliyetçilik niçin patladı?
“Müminler”, kendisinden Öbür herkesten nefret eden bir milliyetçiliği böylesine nasıl sahiplendiler?
Irkçılık nasıl bu toplumun Değerli bir kesimi haline geldi?
28 Mayıs’ta ikinci tıpta cehennemden arafa çıkabilme imkânı var ama Olumlu bir Sonuç alınabilecek mi?
Bunlar Mayıs 2023’ün Türkiye gündemi soruları…
***
Bir de 2004 gündemi var.
1 Mayıs 2004 tarihinde… 10 yeni Üye ülke…
Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Letonya, Estonya, Malta ve Kıbrıs Cumhuriyeti AB’ye resmen katıldı…
Avrupa Birliği (AB) tarihinin en kapsamlı genişlemesi gerçekleşti…
19 Yıl önce… Türkiye de AB üyeliği için ısınma turlarındaydı…
Özgür dünyanın ayrılmaz bir modülü olmak peşindeydi.
***
Ülke bugünkü üzere mezralaşmamıştı…
Toplum böylesine öfkeli ve düşmanlaşmış değildi.
Sıradan sevinçlerimiz vardı…
Eurovision yarışları ulusal tanınan eğlencemizdi…
Hatta 12 Mayıs ve 15 Mayıs 2004 tarihlerinde gerçekleşen 49. Eurovision Müzik Yarışması‘nın mesken sahipliğini Türkiye yapmıştı.
İstanbul’da gerçekleşen yarışın yayıncısı da TRT’ydi…
Yarışmanın sloganı “Aynı Gök Kubbe Altında” idi…
Sunuculuğu Meltem Cumbul ve Korhan Abay üstlenmişti.
Yarışmaya Ukranya ismine katılan Ruslana Kümesi, “Wild Dances” adlı müziği kazanmıştı.
***
2004 yılında AB peşinde koşan, Eurovision’a mesken sahipliği yapan siyasal iktidar, 2011 yılından sonra kendini ve parti programını inkâr etmeye başladı…
Önce AB gündemden düşürüldü.
Dünyadan kopmaya Hız verilirken, 2013 TRT genel Müdürlüğü de Eurovision Müzik Müsabakası’ndan çekilme kararı aldı.
***
2023 yılında Siyaset dışında hayat ile bağını koparmış Türkiye, Eurovision Yarışını da çoktan unuttu…
Sıradan neşelerle ilgilenmiyor.
Sade ve sakin bir hayatın Ufak cümbüşlerini çoktan ardında bıraktı.
Herkes kendine Hasım seçtiği birinden intikam almak istiyor.
“Düşmanını” yenmek, yenmekle yetinmeyip onu yerlerde sürükleyerek aşağılamak, her şeyden, açlıktan bile daha kıymetli.
Birçoklarının gözünde Rusya dışında “bütün dünya” da bu “düşman” sınıfına giriyor.
***
Halbuki 2004 Mayıs’ı Öbür bir bahardı… Türkiye Aka millet Meclisi genel Heyeti’nde 7 Mayıs Cuma günü kabul edilen anayasa değişikliği paketi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer‘e gönderildi.
21 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Avrupa Birliği’ne Ahenk çerçevesinde hazırlanan 11 unsurluk anayasa değişikliğini onayladı.
Anayasa’nın 10. unsurunda yapılan değişiklikle, bayan ve erkeğin eşit haklara sahip olduğuna ait maddeye “Devlet, bayanların ve erkeklerin eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” fıkrası da eklendi.
Ölüm cezası, Anayasa’dan büsbütün çıkarıldı. “Yükseköğretim üst kuruluşları” başlıklı 131. unsurda öngörülen değişiklikle, Genelkurmay Başkanlığı’nın YÖK’te temsilci bulundurmasına nihayet verildi. Devlet Emniyet Mahkemeleri’nin kuruluşuna ait 143. unsur yürürlükten kaldırıldı.
***
Muhteşem gelişmelerdi. Beşerler ümit doluydu. Zenginliğe ve mutluluğa yanlışsız bir seyahatin başladığı inancı yaygındı.
Sonra Tüm bu şahane atılımlar Tersine çevrildi.
Örneğin, Devlet Emniyet Mahkemesi yok lakin 15 Temmuz Yargısının Tüm hukuk katliamlarına imza atan Sulh Ceza Mahkemeleri var…
2004 yılında Anayasa’ya “Devlet, bayanların ve erkeklerin eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” fıkrası eklendi ancak 2023 yılında bayan düşmanlığı Meclis koltuklarına resmen kurulmuş vaziyette…
Türkiye “geri vitesinin hududu olmayan ülke”…
***
Peki, ne olacak?
Ben, halkın “normal” insanlar üzere yaşayıp, Alelade eğlencelerden Beğeni alacağı, inançlı ve Varlıklı bir ülke olma hayalini hala içinde bir yerde sakladığını düşünüyorum.
Umutluyum.
Öyle olmazsa ne olur?
Kendi “düşmanlığımızla” kendimizi çürütür bitiririz…
—–
Kapak Görseli: Andrew Martin (Pixabay)
P24’ten alınmıştır.
Yorum Yok