Tunç Soyer: Başka bir Türkiye mümkün

“Kendinden biraz vazgeçmekle ilgili bir şey iz bırakmak”

Saraç’ın sorusuna yanıt veren Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer, “Bizi tabiattaki canlılardan ayıran en Değerli farklılık iz bırakma kararlılığımız. Gitmek istemiyoruz. Bir halde iz bırakmak istiyoruz. Bu içgüdüsel bir şey. diğer canlılarda olmayan bir şey. İz bırakmak yalnızca kendimizden bir kesim vazgeçmekle ilgili bir şey. Fakat o Vakit iz bırakmaya başlıyorsunuz. Kendinize ilişkin vaktinizden, gücünüzden, hobilerinizden, sevdiklerinizden biraz bir şey bırakmaya başladığınız Vakit o Vakit ilişkin olduğunuz toplumla, kentle, ülkeyle ilgili orada iz bırakmaya başlıyorsunuz. Herkes iz bırakıyor aslında. Hepimiz Hatıra bırakıyoruz. Derler ya, insan fakat onu nihayet hatırlayan öldüğünde ölür. örneğin Hanri Benazus. O denli bir iz bırakıyor ki. Onun ismi Fazla sonra da devam edecek. Zira Mustafa Kemal Atatürk’ü en hoş yaşatan, onun anısına en Fazla sahip çıkan ve onun müsaadeden yürüyen biri ve o nedenle bıraktığı iz iri bir iz. Hepimize nasip olur inşallah bu memlekette bu topraklarda iz bırakmak” diye konuştu. 

“Bizim gayemiz geleceği inşa etmek” 

Konuşmasında ülkenin kadim kültüründen de bahseden reis Tunç Soyer, “Bizim gayemiz geleceği inşa etmek. Nasıl? O kadim kültürden beslenerek. Bu topraklardaki kimsenin hak etmediği bir Ömür düzeyinde yaşıyoruz. Bambaşkası mümkün. Bu bir baht değil. Birtakım şeyleri bir mecburiyet üzere, baht üzere yaşıyoruz. Hayır. Dünyanın en bereketli topraklarında, dünyanın en hoş iklim neslinde, dünyanın en esaslı medeniyetlerine mesken sahipliği yapmış topraklarda yaşayan herkes Fazla daha uygununu yaşayabilir. İçinde yaşadığımız bu tablo yanlış siyasetlerin, yanlış siyasetlerin ve birtakım kasıtlı tercihlerin sonucudur. lakin bir yazgı, mecburiyet değildir. Bunu değiştirmek mümkün. Nasıl? Yeniden o izlerin peşinden giderek. Bizi birbirimizden ayıran sebeplerden Fazla daha Çok ve kuvvetli birleştiren sebepler var. Biz ne Vakit o birleştiren sebepleri anlayacağız ve onlara sıkı sıkıya sahip çıkacağız işte o Vakit Öbür bir geleceği inşa etmek de Muhtemel olacak” tabirlerini kullandı.

“Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete ve faziletlerine onun kıymetlerine de sonuna kadar sahip çıkmak mecburiyetindeyiz”

Mustafa Kemal Atatürk’ün 100 Yıl Evvel bu topraklarda verdiği çabayı de hatırlatan reis Soyer, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Biz İzmir’e kurtuluşun ve kuruluşun kenti deriz. Neden? Zira 9 Eylül yalnızca İzmir’in değil Anadolu’nun kurtuluşudur. Niçin kuruluşun kenti deriz? Zira cumhuriyetin en Temel kilometre taşlarından biri olan iktisat Kongresi’ne İzmir mesken sahipliği yapmıştır. Nedir iktisat Kongresi? Yanmış, yıkılmış bir coğrafyada, 3 buçuk Yıl işgal altında kalmış bir kentte, daha İstanbul işgal altındayken, cumhuriyet kurulmamışken, daha Lozan barış Mutabakatı imzalanmamışken Mustafa Kemal Atatürk’ün aklında kuracağı bir cumhuriyet var, onun İktisat siyasetlerini belirlemek için çalışma yapıyor. Anadolu’nun her yerinden bin 135 delegeyi topluyor. 17 Şubat- 3 Mart 1922 tarihleri ortasında o topladığı delegelerle İktisat siyasetlerini müzakere ediyor. Bir ortak akılla bunu inşa ettiriyor. Sümerbank’tan şeker fabrikalarına, aşar vergisinin kaldırılmasına kadar yani kendi kendine yeten bir iktisat kurulmasına, Müstakil bir devlet kurulmasına İmkan veren İktisat siyasetleri İzmir’de o İktisat kongresinde karar altına alınıyor. Onun için biz İzmir’e tıpkı vakitte kuruluşun kenti diyoruz. Bizim üzerimize düşen ne? Bugün Zübeyde Ana’mızın vefatının Yıl dönümü. Bu Aka öyküyü bize bırakan Mustafa Kemal Atatürk’ün tek anacağını andık. Atatürk’ün emaneti Karşıyaka’da İzmir’de bizde. Nasıl ona sonuna kadar sahip çıkacaksak Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete ve onun faziletlerine onun bedellerine de sonuna kadar sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. O Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, bizim kahraman cetlerimiz biz bu topraklarda barış içinde yaşayabilelim diye canlarını vermiş büyüklerimizdir. Bunların anısını sonuna kadar yaşatmak bizim mecburiyetimiz, bizim misyonumuz.

“Biz Cumhuriyetin ikinci yüzyılını gören birinci insanlarız”

Biz Cumhuriyetin ikinci yüzyılını gören birinci insanlarız. Ben ikinci yüzyılın birinci belediye lideriyim. Bununla nasıl gurur duyuyorsam bu gururun yüklediği bir Aka sorumluluğun da farkındayım. O cumhuriyeti ikinci yüzyıla taşımak üzere bir mecburiyet yani cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak üzere bir mecburiyet. Bunu yapmak için, iz bırakmak için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Emin olun Öbür bir Türkiye mümkün. Hepimizin barış içinde, huzur içinde el ele, sıhhatle, güler yüzle bu topraklarda yaşaması mümkün. şahıs başına düşen ulusal gelirin apayrı bir noktaya çıkması mümkün. Adalet, hukukun üstünlüğü, barış mümkün. Birbirimizle insani bağlar kurabilmek mümkün. Hakaret etmeden, suçlamadan, barış içinde yaşayabilmek mümkün. Tüm bunları Mümkün kılan cumhuriyete ve onun faziletlerine sahip çıkmamız gerekiyor. Bugüne kadar bunu yeteri kadar yaptık mı, biraz kuşkuluyum. lakin Şayet artık yapmazsak Fazla geç.”