Granada Gezilecek Yerler
Granada Endülüs’ün ruhu olarak bilinir ve Sierra Nevada Dağlarının eteklerinde nefes kesen bir güzelliğe sahiptir. Bu mistik şehir 13. yüzyıldan 15. yüzyıla kadarki dönemde Mağribi krallığının başkenti olmuştur. Alhambra Sarayı’nın tepe hisarı yeşillikler içinde gül bahçeleri ve çeşmeleriyle cennetten farksızdır. Halen nüfusun ağırlıklı olarak Hristiyan olmasına rağmen Granada İslami, Yahudi ve Çingene topluluklarının bıraktığı zengin mirasa da sahip çıkmaktadır. Bir zamanlar cami olarak kullanılan Rönesans Katolik Katedrali görülmesi gereken yerler arasında sayılmakta, otantik Arap etkisini yansıtan Albaicin ve Alcaiceria da listede yerini almaktadır. Sacromonte bölgesindeki mağaralarda renkli Çingene kültürünü ve muhteşem Flamenko danslarını keşfetmek ise benzersiz bir deneyim olmaktadır.
Alhambra
Alahambra Sierra Nevada Dağlarının desteklediği bir tepebaşında bütün ihtişamıyla yer almakta ve Granada’yı ziyaret etmek için ana sebep olarak gösterilmektedir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan kale 13. Yüzyıldan 15. Yüzyıla kadar 250 yıllık bir dönem boyunca Nasrid Hanedanlığı’nın Mağribi hükümdarlarının ikametgahı olmuş, şimdiler de ise tam anlamıyla bir İslam mimarisi müzesi haline gelmiştir. Antik duvarlarla çevrili Alhambra uzaktan bakıldığında ulaşılması imkansız bir kaleye benzemektedir. Alhambra kompleksi özenle konuşlandırılmış dört grup binadan meydana gelir. Alhambra’nın en eski kısmı olan Alcazaba 13. Yüzyıldan kalma bir Mağribi kalesidir. Kalıntılardan geriye sadece surlar ve kuleler kalmıştır. Nasrid Sarayları ise kompleksin en görkemli yapılarıdır ve olağanüstü konaklama yerlerinden ve Nasrid Hanedanının Sultanları tarafından kullanılan kamusal alanlardan oluşmaktadır. Tipik Mağribi yapılara örnek teşkil eden Nasrid Sarayları dış cephede sade ancak içeride dekoratif kiremit çalışmaları ve görkemli avlularıyla daha iddialı bir tasarımı barındırır. Charles V Sarayı Mağribi’nin fethinden sonra 16. yüzyılda inşa edilmiş ve İspanyol imparator tarafından yaz sarayı olarak kullanılmıştır. Son grubu ise gölgelikli verandaların, çeşmelerin, güllerle ve çiçeklerle süslenmiş terasların bulunduğu Mağribi bahçeleri olarak bilinen Generalife oluşturur.
Albaicın-Eski Arap Şehri
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Albaicın tarihi bir Arap mahallesi olarak bilinmekte ve Sacromonte yamaçlarında yer almaktadır. Dar sokakları ve beyaza boyalı evleriyle Mağribi karekterini gözler önüne serer. Bir zamanlar savunma surlarıyla çevrili olan şehrin en güzel manzarasına önceleri şehrin ana kapısı olan, 9. Yüzyıldan kalma Puerta de Elvira yakınlarındaki Cuesta de la Alhacaba’dan erişilmektedir. Ayrıca Albaicín’teki birçok yerden Río Darro boğazı ile Albaicín’den ayrılan Alhambra Sarayı görülebilmektedir. Şehirde yer alan San Salvador Kilisesi önceleri bir caminin bulunduğu alana inşa edilmiştir ve Mudejar tarzının dikkat çeken örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. San Salvador Kilisesi’nin ilerisinde Albaicín mahallesinin kalbinde yer alan 16. yüzyıldan kalma San Nicolas Kilisesi bulunur. Kilisenin terası turistler için ilgi odağı olmakta, Alhambra Sarayı ve Sierra Nevada Dağlarının panoramik manzarasını sunmaktadır. Sarayınbir başka muhteşem görünümüne Río Darro’nun kuzey tarafında uzanan, Granada’nın en eski sokaklarından biri olarak bilinen Carrera del Darro’dan da erişilebilir. Carrera del Darro’daki 31 numaralı bina günümüze kadar orijinal haliyle korunmuş soyunma odalarının bulunduğu ve üç banyo odasına sahip 11. Yüzyıl Arap Hamamları’na ev sahipliği yapmaktadır.
Capilla Real
Kraliyet mezarlarının bulunduğu bu etkileyici, 47 metrelik yüksek kubbeli şapel Catedral Santa María de la Encarnación’a bağlıdır ancak ayrı bir girişe sahiptir. 1506 ve 1521 yılları arasında Geç Gotik tarz benimsenerek katedrale eklenmiştir. İç mekan 16. yüzyıldan kalma vitraylı pencereleri ve Alonso Cano’nun yedi adet büyük tablosunu barındırır. Bartolome de Jaén’in özenle hazırladığı bir korkuluk zengin bir şekilde dekore edilmiş kraliyet mezarlarını çevrelemektedir. Sağ tarafta Floransalı heykeltıraş Domenico Fancelli tarafından tasarlanan Carrara mermerinden yapılmış bir anıtta Ferdinand ve Isabella Mezarı yer alırken, yer altı türbelerinde ise diğer kralların ve prenslerin lahitleri bulunur. Capilla Real’in en dikkat çekici noktalarından bir diğeri de kutsal eşyaların tutulduğu odadır. Bu oda Botticelli’nin Zeytin Dağı Üzerindeki Mesih’i, Rogier van der Weyden’in Pieta’sını ve Hans Memling’e ait Çarmıhtan İniş tablosunu içeren hazine değerinde bir koleksiyona ev sahipliği yapar. Kral Ferdinand’ın kılıcı ve Kraliçe Isabella’nın tacı da koleksiyona ait diğer önemli parçalar arasında sayılmaktadır.
Santa Maria de la Encarnacion Katedrali
Plaza Nueva’nın yakınında yer alan Katedral Kraliçe İsabella tarafından Mağribilere karşı kazanılan Hıristiyan zaferinin bir anıtı olarak inşa edilmiştir. 1523’te Gotik tarzda başlayan ve 1525’ten itibaren Plateresk tarzında devam eden katedralin inşaatı 1561 yılında henüz bitmemiş olsa da kilisenin kutsanmasına engel teşkil etmemiştir. Katedralin kuzeybatı kısmı abartılı heykellerle dekore edilmiş, girişte ise kemer sütunları havarilerin heykelleriyle donatılmıştır. Ana kapıdan katedrale girildiğinde içerideki Rönesans ihtişamı derhal göze çarpar. Tapınakta devasa sütunlar ve çift koridorlar yer alırken, nef birçok heykel ve resimlerle süslenmiş şapellerle çevrilidir. Bu şapellerden her biri farklı bir sanatsal üslubu yansıtmakta, en ilginci ise Nuestra Senora de la Antigua Şapeli olarak bilinmektedir. Ayrıca koroda dini hizmetler sırasında kutsal ezgilerin çalındığı iki adet Barok org bulunmaktadır. Katedral bir müzeye de ev sahipliği yapmakta ve bu müzede dini sanat koleksiyonun yanın sıra büyük bir gümüş ekmek kabı ve Flaman halılarının da yer aldığı kıymetli eserler sergilenmektedir.
Sacromonte’nin Çingene Mahallesi
Mahalle Cuesta del Chapiz’in etrafında kurulmuştur ve Granada’da mutlaka görülmesi gereken yerler listesinde üst sıralarda yer almaktadır. Çingeneler 1532 yılından itibaren Granada’da varlıklarını sürdürmeye başlamış ve 18. Yüzyılda Sacromonte’nin mağaralarına yerleşmişlerdir. Camino del Sacromonte’nin üst kısmındaki mağaralar en iyi konuma sahip olanlardır. Burada çingeler tarafında işgal edilmiş ancak 21. Yüzyıla çok başarılı bir şekilde adapte edilen çok sayıda mağara konağı yer almaktadır. Bununla birlikte Flamenko geleneği Granada Çingeneleri tarafından oldukça iyi korunmakta ve Sacromonte’de otantik Flamenko performanslarının sergilendiği birçok mağara gösteri merkezi yer almaktadır. Küçük ama tanınmış bir mekan olan efsanevi Cueva de la Rocia iki ufak mağaranın yanı sıra bir de açık hava teraslı restorana ev sahipliği yapar. Ayrıca mekan İspanya Kralı, Bill Clinton ve Michelle Obama gibi birçok ünlü konuğu da ağırlamıştır. Bölgede dikkate değer bir dini anıt olan Sacromonte’nin Benedictine Manastırı yer almaktadır. Manastır Valparaiso Dağı’na 17. Ve 18. Yüzyıllarda inşa edilmiştir. Camino del Sacromonte’den ulaşımın oldukça kolay olduğu Manastır’a 11:00-13:00 ve 16:00-18:00 saatlerinde rehberli turlar düzenlenmektedir. Ayrıca bu alanda Aziz John’un haçı da dahil olmak üzere 16. Yüzyıla ait kalıntıların bulunduğu çok sayıda mağara ziyaretçilerin ilgi odağı olmaktadır.
La Alcaiceria-Arap Baharat Çarşısı
Geleneksel bir Arap pazarı olarak bilinen La Alcaiceria 1843 yılında çıkan yangın tahribatından önce bölgede bulunan eski Mağribi pazarının günümüze uyarlanmış halidir. Katedrale yakın bir konuma sahip olan çarşı Calle de la Alcaicería’dan Plaza Alonso Cano’ya kadar ilerlemektedir. Günümüzün Alcaiceríası birçok zanaat ve hediyelik eşya tezgahı ile geleneksel yapısını hala korumaktadır. Mahallenin hemen yakınında her daim insanlarla ve çeşitli etkinliklerle dolup taşan geniş bir halk meydanı olan Plaza Bib Rambla bulunur. Dekoratif demir işçiliğinin yansıtıldığı ve çiçek raflarıyla çevrili meydan merkezinde ise sanatsal bir çeşme yer almaktadır.
Geleneksel Arap Hamamları
Mağribiler hama ritüellerini Kuzey Afrika’daki vatanlarından Endülüs’e taşımışlardır. Günümüzde ziyaretçiler bu eski Arap geleneğini Hammam Al Andalus’da tecrübe etmektedirler. Alhambra’nın eteğinde eski bir hamamın kalıntıları üzerinde bulunan kompleks tamamen yenilenmiş ve halka açılmıştır. Eski ihtişamına özen gösterilerek ve bağlı kalınarak restore edilen hamamlar kemerler ve çini eserleriyle geleneksek İslami tarzın mükemmel örnekleri olarak günümüzde hizmet vermektedirler. Hammam Al Andalus’da soğuk, ılık ve sıcak su olmak üzere üç adet yüzme havuzu bulunur. Havuzların yanı sıra hamamda Endülüs yağlarının kullanıldığı spa terapileri de ziyaretçilere sunulmaktadır.
Monesterio de la Cartuja
16. yüzyıldan kalma bu sakin manastır şehir merkezinden 25 kilometre uzaklıkta Granada’nın eteklerinde kurulmuştur. Sade tasarımıyla dış cephe ve avlunun arkasında şaşırtıcı derecede gösterişli bir iç mekan bulunur. Manastırın çok süslü bir biçimde dekore edilen kilisesi İspanya’nın en abartılı dini yapılarından biri olarak sayılmaktadır. Manastırdaki 17. yüzyıldan kalma Barok tarzı sığınak tablolar, mermer heykeller, yaldızlı detaylar ve etkileyici sunak parçaları ile ziyaretçileri kendine hayran bırakır. Bunların dışında kilisenin en dikkat çekici özelliği Luis de Arévalo tarafından tasarlanan, sade sıva süslemeleri ve mermer duvar ayakları ile dolu kutsal odaya sahip olmasıdır. Ayrıca yemekhanede Fray Juan Sanchez Cotán’ın Son Akşam Yemeği tablosu sergilenmektedir.
Uluslararası Müzik ve Dans Festivali
Haziran ve Temmuz aylarında Granada genelinde, özellikle tarihi anıtların bulunduğu şahane mekanlarda düzenlenen müzik ve dans festivali şehrin zengin kültürel mirasını gözler önüne sermektedir. Festivalin geçmişi 1883 yılında Kral V. Carlos Sarayı’nda düzenlenen konserlere kadar uzanır. Gelenek çeşitli İspanyol müzik türlerinin operalarla, zazuelalarla ve Flamenko dansıyla sergilenmesi yoluyla devam ettirilmekte, büyük senfoni orkestralarının performansları Kral V. Carlos Sarayı’nda sanatseverlerin beğenisine sunulmaktadır. Dans ve bale performansları ise Generalife Gardens açık hava tiyatrosunda sergilenirken, müzik resitalleri de Alhambra’da bulunan El Patio de los Arrayanes’de gerçekleştirilir. Sabah konserleri Granada’nın bazı tarihi kilise ve binalarında düzenlenmekte olup akşamları ise Flamenko ve dünya müziğine yönelik performanslar Albaicın ve Sacromonte mahallelerindeki çeşitli mekanlarda gerçekleştirilmektedir. Festival her sene 30 binden fazla insanı Granada’ya taplamaktadır.
Dini Etkinlikler ve Festivaller
Granada’nın birçok dini festivali Yeni Fetih’ten sonraki Rönesans döneminde ortaya çıkmıştır. 1491 yılında Granada’nın Katolik Kraliyet tarafından fethedilmesi dini bir geçit töreni ile Fetih Günü adı altında her 2 Ocak’ta kutlanmaktadır. Ocak 5’te ise Üç Sihirbaz Yürüyüşü gerçekleştirilmekte, develerden, atlardan, sirk karakterlerinden oluşan canlı bir tören alayı oluşturulmaktadır. Şubat ayının ilk günü Sain Cecilio Manastırı’nda Koruyucu Aziz Cecilio’nun Hac Yolculuğu kutlamalarına ayrılmıştır. Bir diğer önemli festival olan Kutsal Hafta Festivali ile dini ayinler ve geçit töreni düzenlenmekte, Paskalya Bayramı büyük bir coşkuyla kutlanmaktadır. Kutsal Hafta’nın önce çıkan etkinlikleri arasında Sacromonte’ye doğru gerçekleştirilen Cristo de los Gitanos geçit töreni yer alır ve törende şenlik ateşinin yakılmasının yanı sıra geleneksel dindar şarkılar olarak bilinen saetalar da hep birlikte söylenir. Granada’nın en önemli festivallerinden biri olan Corpus Christi 7 Haziranda düzenlenmekte olup Mağribi dans gösterilerine de ev sahipliği yapmaktadır. Festivalde devlerin, iblislerin ve ejderha üzerindeki kadın tasviri olan Trasca gibi efsanevi karakterlerin canlandırıldığı bir geçit töreni de gerçekleştirilmektedir. Eylül ayının 15’inde ise hacılar Basílica de la Virgen de las Angustias’ın önüne çiçek buketleri bırakırlar. Ayın son Pazar gününde ise Albaicin mahallesinde Aziz Miguel Festivali düzenlenmekte, Aziz Miguel Şapeli’nin yakınında mucizevi olduğuna inanılan bir zeytin ağacının bulunduğu efsanevi alanda dini geçit töreni gerçekleştirilmektedir.
Yorum Yok