Zürih Gezilecek Yerler

Zürih Gezilecek Yerler

Zürih, İsviçre’nin finans ve ticaret merkezi konumundaki bir şehridir ancak bu gezilecek yerlerinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Zira, şehrin sessiz ve huzurlu parklardan yenilenmiş sanayi bölgelerindeki ilginç alışveriş alanlarına kadar herkese sunabileceği çok şey var. Çünkü İsviçre’nin en büyük şehri olan Zürich, ülkenin ekonomik ve kültürel merkezi ve Avrupa’nın ana finans ve sanayi sermayelerinden biri olarak biliniyor, ayrıca turistler için de keyifli ve büyüleyici bir yer olduğunu unutmamak gerekiyor. Birçok ilgi çekici yeri arasında, onlarca müze, ortaçağ ve Rönesans binaları ile dolu, iyi korunmuş bir eski şehir ve sanatseverlerin bir hafta boyunca mutlu kalmaları için müzenin içinde ve dışında yeterli sanat eserleri yer alıyor. Zürih’in liberal düşünce ve aktif entelektüel yaşam geleneği, Georg Büchner, Vladimir Lenin, James Joyce, C.G. Jung ve Thomas Mann’ın da dahil olduğu öncü figürlerin bıraktığı bir gelenek ve bu gelenek modern zamanlara kadar etkisini sürdürüyor. Ticari faaliyetlerin meşgul ettiği Zürih, ziyaret etmek için en iyi İsviçre şehirlerinden biridir ve yürüyerek gezmek için mükemmel bir şekilde düzenlenmiştir.

Zürih Old Town – Eski Şehir Bölgesi

Bahnhofstrasse ile Limmat’ın sol kıyısı arasında, Zürich’in eski kentinin batı yarısı Romalıların, şimdi ağaçlarla gölgelendirilmiş sessiz Lindenhof’ta, müstahkem yerleşimlerini inşa ettikleri yerdir. Terasından eski şehrin güzel bir manzarasını seyredebilirsiniz. Eski şehrin doğu kesiminde, nehrin karşısındaki büyüleyici eski sokaklara sahip kalabalık bir semt bulacaksınız. Münstergasse’ye doğru ilerlerken, 14. ve 15. yüzyıllarda Lombard’ın para babalarının merkezi olan Brunnenturm ile birlikte Napfgasse’a geleceksiniz. Haus zum Napt, 6 numarada, Rönesans tarzında döşenmiş odalar ile güzel bir iç mekana sahiptir.

Kunsthaus – Güzel Sanatlar Müzesi

Avrupa’nın en iyi sanat müzelerinden biri olan Kunsthaus, Zürich Sanat Derneği tarafından yönetiliyor ve tarihini 1787’de kurulan bir sanatçı topluluğuna kadar dayandırıyor. Birçok sanatçı tarafından yapılmış eserlerin büyük koleksiyonu burada yer almaktadır. Charles Munch’un diğer resimlerinden daha fazla resim Oslo dışındaki müzeler ve Avrupa’nın Paris dışındaki en önemli Monet eserleri koleksiyonu da göze çarpan önemli bir detaydır. Kunsthaus özellikle Impresyonistler, Post-Empresyonistler ve Modern okulların gözde yeridir ve öncüler ve erken Empresyonistler Delacroix, Corot, Courbet ve Manet ile zengin bir içeriği barındırmaktadır.

Schweizerisches Landesmuseum (İsviçre Ulusal Müzesi)

Neo-Gotik yapıları ile kale benzeri bir bina, tüm İsviçre’nin kültürel tarihini sergileyen mükemmel bir müzeye ev sahipliği yapıyor. İsviçre tarihi ve kültürel eserlerinin en önemli koleksiyonu, tarih öncesi ve 20. yüzyıla kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsayan 820 binden fazla eser burada yer almaktadır. İsviçre’de yaklaşık 100.000 ile yaklaşık MS 800 arası tarihte keşfedilen eserler ile arkeolojik koleksiyonlar, Avrupa’nın en iyileri arasındadır. Tüm koleksiyonlar altın ve gümüş, tekstil, kostüm, metal işi, mücevher, saat, bilimsel edevatlar, kırsal yaşam, araba ve kızaklar, müzik aletleri, el sanatları ve endüstriyel antikaların eserlerini kapsamaktadır. Ortaçağ duvar resimleri, eski vitrayın toplanması gibi ilginç yönleri de bulunmaktadır. Armory Tower adındaki bölümü, önemli bir silah ve zırh koleksiyonu sergiliyor.

Bahnhofstrasse – Ana Cadde

Bahnhofstrasse, Zürih’in Taksim’i gibidir ve şehire gelenlerin mutlaka uğradığı ünlü bir yerdir. Oldukça uzun bir alana yayılmış olan Ana Cadde, tren istasyonundan başlar ve Bürkliplatz’a kadar devam eder. Yayalara açıktır ve akşam saatlerinde trafiğe kapanmaktadır. 1200 metrelik sokak, çeşmeler, kamusal sanatlar, ağaçlar ve seçkin yapılarla canlanan Avrupa’nın en çekici alışveriş caddelerinden biridir. Onu çevreleyen dükkanların çoğu kürkler, moda eserleri, mücevherler ve diğer üst düzey mallarla dolu olsa da, akıllıca döşenmiş pencereleri ve binaları herkesin gezmesi için popüler bir yer haline getiriyor. Caddenin orta kısmı, eski bir hendek, Fröschengraben’in doldurulmasından sonra 1867’de inşa edilmiştir; Birkaç yıl sonra göl ve istasyona doğru olan kısımlar eklenmiştir. İlginç yapılar arasında 20. yüzyılın başlarından kalma birkaç tane dikkat çeken eser var: 1912 ve 1928’de yeniden inşa edilen Weber binası ve başlangıçta Seidengasse 1’deki Jelmoli alışveriş merkezi kompleksi, demir iskeletiyle tasarlanmıştır ve görülmeye değerdir. Özellikle Peterhof ve Leuenhof binasının 1913 cephesine dikkat etmenizi öneririz.

Fraumünster

853’te İmparator Ludwig’in kızı Hildegard tarafından Avrupa’nın aristokrat kadınları için bir manastırın kurulmasına kadar dayanan tarihi ile çoğu zaman Meryem Ana Kilisesi olarak bilinmekte olan Protestan Fraumünster, diğer bir deyişle kadın kilisesi, Zürih ziyaretinizde mutlaka uğramanız ve görmeniz gereken önemli bir eserdir. Ortaçağ’a kadar, manastır başkanı, aynı zamanda şehrin valisiydi. Kilise, üç ilaveli, 13. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar inşa edilmiş bir Gotik nefine sahip, sütunlu bir bazilika, bir Romanesk şansı ve yüksek bir tonozlu Erken Gotik bir geçittir. Alt cephede, 9. yüzyıldan kalma manastır kilisesinin kriptinin kalıntılarını görebilirsiniz.

Confiserie Sprüngli

Spursgli House, 1856 yılında açıldmış ve bugün, Paradeplatz’daki şekerlemecinin küçük dükkanı yerli ve turistler için gözde bir durak haline gelmiştir. Penceredeki cazibelerin yığınlarına bir göz atmanızı ve gözünüze, en azından görüntülenen yer mantarları (her gün taze yapılmış), bonbonlar, kekler ve Luxemburgerli olarak adlandırılan özel macarons’lara da dikkat etmenizi öneririz. Perakende mağazası sokak katında, üst kattaki kafe-salon ise kahvaltı, öğle yemeği ve lüks ortamında öğleden sonra tatlı servis etmektedir.

Bürkliplatz ve Zürih Gölü

Limmat’ın gölden aktığı noktada Quaibrücke, göl vapurlarının dolaştığını göreceğiniz Bellevue Platz ve Bürkliplatz’a bağlanmak için nehri geçiyor. Buradan Glarus Alpleri’nin güzel manzarasının tadını çıkarmak için Zürih Gölü’ne gidebilirsiniz. Tüm kıyı, yöre halkının güneşin tadını çıkardığı, koşu, piknik yaptığı ve gölde yüzdüğü parklar ve yürüyüş yolları ile çevrilidir. Bellevueplatz’a yaklaşık 1,5 km uzaklıkta, 1939’da Ulusal Sergi için inşa edilen güzel Zürichhorn Parkı var. Burada, bir restoran, bir Çin Bahçesi ve Zürich’in ana tren istasyonundan nehre uzanan Limmatschiff’e inen bir bot bulacaksınız. Zürih’te biten göle göz atmanızı da tavsiye ederiz.

Limmatquai ve Rathaus (Belediye Binası)

Popüler bir nehir kıyısı alışveriş caddesi olan Limmatquai boyunca, 1789 yılına kadar şehri yöneten loncaların zenginliğini yansıtan görkemli iç mekanlara sahip zarif eski lonca evleri bulunmaktadır. Bunların çoğu artık restoranlara ev sahipliği yapmaktadır. 1719 Haus zur Saffran, 1660 Haus zur Rüden; ve iki katlı Haus zur Zimmerleuten 1709’dan kalma güzel bir oryantal havaya sahip yerlerdir. Rathausbrücke’nin doğu ucundaki geniş kemerler üzerinde desteklendiği için, Zürih Belediye Binası, Rathaus’un kolayca görülebildiği bir yerdir. 1694 ve 1698 yılları arasında inşa edilen devasa Geç Rönesans binası, zengin heykel dekorasyonuna ve görülmeye değer bir Barok tören salonuna sahiptir.

Uetliberg

Alpler’in en kuzeydeki zirvesi olan Uetliberg’in Zürih güneybatısı, 871 metre yüksekliğe sahiptir. Bir dağ treni olan Uetlibergbahn, Selnau istasyonundan zirveye 10 dakikalık yürüme mesafesindeki üst istasyona yıl boyunca hizmet vermektedir. Geniş geçit, geceleri iyi aydınlatılmış ve aşağıdaki şehir ışıkları güzel manzaralı cam kaplı bir alan olan zirve restoranına açılmaktadır. Gözetleme kulesinden gündüz manzaraları Valais, Bernese ve Glarus Alpleri boyunca, kuzeyde Kara Orman ve doğuda Säntis’ten görülebilmektedir. Buradan, Felsenegg’e giden oldukça düzgün bir yürüyüş yolu ile veya Adliswil’e inen bir saatten biraz daha fazla zaman alan bir teleferik ile aşağıya inebilirsiniz. Ardından Sihltalbahn tarafından Zürih’e dönebilirsiniz.

Zürih Hayvanat Bahçesi

360’tan fazla ve oldukça endemik (nadir) hayvan türlerinin yaşadığı Zürih Hayvanat Bahçesi, belki de Avrupa’nın en güzel ve görülmeyi hakeden ziyaret yerlerinin başında gelmektedir. Hayvanlar olabildiğince kendi ortamlarına yakın yerlerde yaşıyorlar: Kayalık Himalaya manzarasının ortasında kar leoparları, soğuk suda yüzen penguenler ve 13.000 metrekarelik tropikal yağmur ormanlarının ortasında bir gölgelik yürüyüşünden ‘uçan’ tilkileri görebilirsiniz. Kaeng Krachan Fil Parkı’nda, Asya filinin ailesi ile ve bebekleriyle oynadığını izleyebilir ve doğal Tayland habitatlarına benzeyecek şekilde tasarlanmış çok ortamlı açık hava kompleksinde yüzebilirsiniz. Tramvaylar ve trenler ana tren istasyonundan ve Paradeplatz’dan hayvanat bahçesine kadar giden bir rotaya sahiptir.

Bellerive Müzesi

İsviçre’nin en önemli uygulamalı sanat müzesinin gösterişli geniş koleksiyonları, sanat ve tasarım ile çeşitli tarihsel dönemler arasında hareket eden çeşitli konu ve temaları araştıran sergilerde gösterime girmektedir. Özellikle Art Nouveau döneminden gelen tüm medyalardaki çalışmalarda özellikle değerli seramik örnekleri ile dikkat çekmektedir. Diğer spesiyaliteler arasında 20. yüzyıl sanatçıları tarafından tekstil, modern seramik ve kuklalar bulunmaktadır. 200 tarihi müzik aleti bulunan bölmesi de, oldukça büyük ilgi gören bir yeridir.

Rietberg Müzesi

Roma’daki Villa Albani’de modellenen Neoklasik bir villa (günümüzde müze), Baron Eduard von der Heydt’ın seçkin koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Villa 1857 yılında bir Alman sanayici için inşa edilmiş ve Zürih aydınları için bir buluşma yeri olarak görev yapmıştır. İsviçreli veya Avrupalı olmayan sanat eserlerin bulunduğu tek müzedir. Hint heykelleri, Tibet tapınakları resimleri ve bronzları, Çin mezar süsleri, Budist steli ve Asya seramikleri ve yeşim gibi koleksiyonlar bulunmaktadır. Pasifik, Yakın Doğu ve Kuzey Amerika’nın yanı sıra Afrika oymaları, maskeleri ve bronzlarından oluşan bir koleksiyon da var. Villa, yürüyüş yolları bulunan bir İngiliz peyzaj bahçesi olan güzel Rieter Park’ta yer almaktadır.